Bu toplumda çocuk büyütmek zor çünkü biz tek başımıza büyütmüyoruz, aileler yetmiyor yan evdeki teyze, bakkaldaki amca herkes çocuk üstünde söz sahibi bizde. Uzmanlık alanımız çocuk büyütmek, herkesin çok sözü var, herkesin paylaşılası şahane tecrübeleri....
Arya, bakıcımızın ayrılmak zorunda
kalması, aynı şehirde hiçbir aile büyüğümüzün hatta akrabamızın bulunmaması,
benim 4. bakıcıya dert anlatacak gücümün kalmaması gibi sebeplerle 21 aylıkken
başladı kreşe. O zaman bu süreci
kotaracağını düşünmeme rağmen elbette endişeliydim ve acaba bir bakıcı daha mı
gelseydi, bir sene daha mı evde kalsaydı soruları elbette benim de kafamı
kurcaladı ama olmuyor işte o kadar çok değişken var ki bir çocuğun kreşe
verilme sürecinde dışarıdan bakıldığında görüldüğü gibi değil. Dışarıdan ister
kabul görsün ister görmesin bir kere bu öyle kuru inat falan değil. Anne baba
ama elbette anne inat etmiş bana ne ben çocuğumu erken yaşta vereceğim kreşe
falan demiş değil. O karara gelene kadar olası bütün yollar denenmiş,
düşünülmüş ama hepsi çıkmaz sokak olmuş, tek çıkış kreş olmuş J Sadece kreş konusunda
mı elbette hayır, doğduğu andan itibaren her konuda teyzecim, amcacım sormayın
bu soruları bize, bak büyüdük biz de büyütüyoruz, sizden az düşünme ihtimalimiz
var mı? Gelelim o meşhur cümlelere...
-Bu soğukta ne gerek var çocuğu evden çıkarıyorsun
-Ayy evet o soğukta dışarı
çıkarıyorum çocuğu, ben çocuğu zaten hep soğukta da dışarı çıkarırım kreş bir
sebep değil yani. Bir de üstü çıplak değil ki mevsim koşullarına göre
giydiriyorum çıkarıyorum ne olabilir ki? Bir de ne yapayım işe mi gitmeyeyim
ya da gelip bakacak mısın?
-Erkenden kaldırıyorsunuz çocuğu
-Hayır erkenden kaldırmıyorum
çocuğumu, o zaten heep çok erken kalkar, ama gerekirse evde yalnız
bırakamayacağıma göre kaldırırım da, sonuçta erken kalkar yol alır J Evet daha çok küçük
ama ne yapayım, hayır kimsemiz yok buralarda ama olsaydı da ben yine de belki
kreşi tercih edebilirdim, tecrübe etmedim öyle bir deneyimi.
-Teyzecim bırak otursun yere ben
kaldırmıyorum sen niye bir şey söylüyorsun ki, yat kızım yat izin verdim ben.
-Ay
bu zamane anneleri çok bilmişler, sanki biz çocuk büyütmedik
-heh bak ne güzel dediniz siz
büyüttünüz sıra bizde, hem sizin büyüttüklerinizde neler var onu bilmiyoruz şu
anda, bir de biz deneyelim.
-Ama
bak başkaları yerken öyle bakıyor yese ne olur ki
-Başkalarıyla aynı şeyi yapmak
zorunda değil amcacım, hem zaten inan o yesin ne olacak dediğin şey de
günümüzde zehire eşit. Sen yedirdin, başkası da yediriyor olabilir beni
ilgilendiren bir durum değil ama bırak en azından benimkine ben karar vereyim.
-Ne
kadar da yabani, kimseye gitmiyor
-İşte hep olmasını istediğim bu
zaten amcacım, neden gitsin herkese, seni tanımıyor bile.
-Dokunmasın
o kediye pistt
-Teyzecim bir şey olmaz dokunsun,
sevsin hayvanları en azından korkmasın. Siz böyle yapınca korkulacak bir şey sanacak
hiç yaklaşmayacak.
-Sen vurma diyorsun ama biri ona vurduğunda kendini savunsun
-Hayır efendim savunmasın, en
azından sizin söylediğiniz şekilde asla savunmasın. Hiçbir koşulda vurmanın bir
yol olduğunu öğrenmesin. Böyle bir durumda ortada öğrenilecek bir şey varsa o
da vurmamak.
-Ama ağlıyor
-Ama ağlar teyzecim, çocuk dediğin ağlar.
Uykusu gelir ağlar, uyumak istemez ağlar, acıkır ağlar, gazı olur ağlar ve
elbette istediği yapılmadığında da ağlar. Mekanizmaları böyle. O nedenle sen
ağladığında istediğini yaparsan benim yapmadığım zamanlarda daha çok ağlar, sen
ağlayan bir çocuk görürsen yanında anne babası varsa bakmadan geç yanlarından.
-Ayağında
çorap, üstünde yelek yok
-Yok teyzem napayım, yelek giydirme
alışkanlığım yok, bakarsan çorapsız da gezemem ben, ona da giydiriyordum ama
çıkarıyor ben de pes ettim artık giydirmiyorum.
He bu arada üstü açık yatıyor bir de
ama onu göremiyorsunuz ya söyleyemezsiniz diye ben ekleyeyim dedim J
Not: Benden şimdilik bu kadar, her gün güncelenebilir hatta sizden gelenlerle
genişletebilirim J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder