Sayfalar

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Şanlı yuva Kuleli...

Evet onlar böyle diyorlardı en azından benim kardeşimin döneminde. 1845 yılına dayanan bir tarihi var ama Kuleli Askeri Lisesi ismini alması 1925’te olmuş.  Öyle görkemli ki binası, böyle denize nazır, kocaman, kendine konulan bu şanlı yuva isminin hakkını veren güzel okul. Gündüzü güzel gecesi daha da güzel okul. Kapatılmış bu güzel yuva. Ben hala bu güzel yuva diyorum çünkü orada hiç okumamış, sadece okuyan birinin ablası olmuş biri olarak gözlerimi doldurdu bu haber. Gerekçesi önemlidir, gereklidir o kısımları şu andaki duygularım için çok önemli değil. Bildiğim şey bu yuvada çok güzel anıları olanlar var. Bu yuvaya çocukluk yaşayabilecekleri, diledikleri gibi gezip eğlenebilecekleri yaşta ailelerini bırakıp gelenler var ve burada (en azından o zamanlar) fen lisesine gidebilecekken sadece bu işi yapmak istedikleri için orada olanlar var. Orada yeni arkadaşlıklar, yeni anılar biriktirirler, kendi kendine yaşamak nedir onun ilk adımlarını atarlar. Nizamı öğrenirler, paralarını yönetmeyi öğrenirler ama yine de çocukturlar o kadar ki dışarıda kola oradakinin 2 katı fiyatında olduğu için nasılsa aynı diye iki kola içerler J Küçük yaşta çok büyük hayalleri olan o güzel çocuklar…




Askeri liseye gidenler bilir, böyle bir yerde hep aklınız ailenizdedir. Çünkü dilediğiniz zaman göremezsiniz, dilediğiniz zaman yanlarında olamazsınız ama bütün bunlara rağmen asker olacaksınız ya güçlü durmalısınız. Mesela ilk vedada ayrılırken dönüp bakmazsınız, gözyaşlarınızı görmesinler diye. Bu liselerde okuyanların aileleri bilirler, çocukları güvenli yerdedir, evet diledikleri zaman göremezler, gelemez çocukları ama yine de mutludur o aileler. Mesela veda ederken son kez seslenmek ve bir kez daha sarılmak geçer içinizden ama yapmazsınız, gözyaşlarına boğulmamak için. Ama aynı zamanda azıcık da endişelidir.  İzinlerinde azıcık yüzünü düşük görse evladının hemen fazla disiplinden mi diye endişelenir. Çünkü adı vardır o disiplinin, askeri disiplin… Ama bütün bunlara rağmen gururludur o aile. Üstelik bu gurur sadece çekirdek ailesinin gururu değil tüm sülalesinin gururdur. Mesela daha intibaktan yeni çıkmış henüz hazırlıkta olan çocuğunun yemin törenine gelir göğsü kabarır. Üstelik kendi de gelmez büyük ailesinden pek çok akrabası da o gururu yaşamak için oradadır. Çocuğuna bölükte kendince önemli bir görev verilir, ailenin yüzünden güller açar, sanırsın genelkurmay başkanı olmuş.


İşte o yuva kapanıyormuş, kapanan Kule’liyle birlikte hem gerçekten bu işi hakkıyla yapmak isteyen öğrencilerin, hem de o göğsü bu gururla kabaran ailelerin umutları da beraberinde kapanacaktır. Geçmiş mezunlarının anıları duruyor şimdilik dillerde ve bu yuvada.  Hayat böyledir çünkü birileri haksız yere bir yere gelir, birileri o haksız yere gelerek gerçekten hak edip de orada olamayanların hakkını yer ve birileri o kişiler yüzünden hayallerinden olur…