Sayfalar

30 Ocak 2018 Salı

Çocukla evden hızlı çıkmanın 5 yolu

Kilit ve iddialı cümleler vardır ya, muhteşem ebeveynliğin yolları, çocuk varken kendine zaman ayırmanın yolları ya da benim yazdığım gibi çocukla evden hızlı çıkmanın 5 yolu gibi...

Keşke ebeveynlik böyle bir şey olsa, madde imleri şeklinde yazsak böyle bir word dosyasına sonra herkes uygulasa dursa. Gerçi bu sefer de aman ne sıkıcı diye şikayet edenler olacaktır. Neyse zaten de çocuk varsa o madde madde sıraladığınız şeyler artık yok hükmündedir. Bu demek değil ki çocukların bir düzeni olmaz, demek istediğim şu, bu düzen arada şaşar, bazen yemek yemez, bazen uyumaz bazen giyinmez bazen de çocuk tam anlamıyla pamuk olur. Bunu baştan böyle kabul edince ebeveyn olmak da bir anda kolaylaşır.


Bizde anne babanın istekleri o kadar önemlidir ki, çocuk bir yerden sonra unutulmaya başlanır. Misal çocuk arkadaşına vurduğunda deriz ki ama ben çok üzüldüm bu yaptığına, vurmanın yanlış olduğundan neden vurulmaması gerektiğinden bahsetmeyiz bile, ya da yemeğini bitirdiğinde çok mutlu oldum deriz, çocuk karnını doyurmak için mi yemek yiyecek annesini mutlu etmek için mi diye düşünmeyiz. Sonra bakmışsınız ki çocuk da kendini unutmuş, annesi üzülmesin diye isteklerinden, babası kızmasın diye savunduklarından vazgeçmiş, sırf karşısındaki mutlu olsun diye istemediklerini yapmaya başlamış. Süreçte bunlar hiç bir zaman fark edilmez ama uzun vadede zarar verir ne yazık ki. Uzman olmamakla birlikte çocuklara yapılan ne kadar anlayışlı benim kızım, çok uyumludur benim oğlum aman da ne kadar güzel paylaşır oyuncakları gibi atıfların da çocukların üzerinde oldukça büyük bir yük oluşturduğunu düşünüyorum. Hatta bunun ergenlik döneminde ailelerin çocuklara "ben sana çok güveniyorum" tarzı bir baskıdan farklı olduğunu da düşünmüyorum. Bu nedenle bu tarz pekiştireçleri tek başına kullanmak yerine, davranışın sebebini anlatıp, çocuğun bunu dikkate alıp almadığını gördüğünüz noktada pekiştireçler devreye sokulabilir.

Çocuklar belli dönemlerde önce giyinmeyi sevmezler sonra soyunmayı, bazen bir kıyafete takılır günlerce sadece onu giyerler. Bu kıyafet bazen eski bir body bazense yeni aldığınız bir elbise olabilir. Bu konuda problem yaşıyorsanız belki de sorumluluklarımızı biraz da net hatırlamakta fayda var. Ebeveyn olarak çocuklarımızı güzel, uyumlu giydirmek diye bir sorumluluğumuz yok, sorumluluğumuz temiz ve mevsime uygun giydirmekle sınırlı. Hani o başlıkta yazdığım evden hızlı çıkma mevzusu bu şekilde çözülebilir. Elbette bir çocuğa uyan ötekine her zaman uymuyor ama her çocuğun korkutmadan, inatlaşmadan, tehdit etmeden, kıyaslamadan ya da zorlamadan bir yolu vardır. Çocuklarımızdan duyduğumuz cümlelerin büyük çoğunluğu bizlerin yansımasıdır, kıyaslanan çocuk kıyaslamayı, tehdit edilen çocuk korkmayı veya korkutmayı, her istediği koşulsuz yapılan bir çocuk ise dünyanın kendi etrafında döndüğünü öğrenir bana kalırsa. O nedenle bir aynaya bakar gibi bakmalıyız belki de, yansımamızı kendi istediğimiz gibi şekillendirmek için değil ama sebebi bulmak için.

Bir seri kitap aldım Arya için Leyla Fonten'den Masallar diye. Aslında çocuk kitabı ama büyüklere ders niteliğinde yazılar var içinde. Belki biraz onların hikayelerinden okuyup onların güldüklerine gülerek, yapmak istediklerini/istemediklerini anlayarak ya da olaya bu çocuk neden böyle demeden önce bir de başka açıdan bakarak, çocuk olduklarını unutmayarak daha kolay bir hale getirebiliriz. Çocuğunuz çok mu inatçı misal, şöyle diyor 👇İnatçı Kirpi Mina'nın hikayesinde :)



29 Ocak 2018 Pazartesi

Yinelenme, yenilen :)

Ne kadar da sıkıcıymış aynı hayatı sürdürmek. Aslında sıkıldığım, başımı ağrıtan, benim çalışmaktan alıkoyan (bahane demiyoruz buna lütfen) şey sıradanlıkmış, aynı şeyleri yapmakmış ve aslında belki de biraz öğrenmeye kapalılıkmış. Mesleğim gereği zaten yeni şeyler öğrenmek durumundayım ama burada kastım bu değil, iş dışı sadece istedim diye bir şeyi yapmayı öğrenmek.

Geçen sene başladığım yoga bu sene hayatımda bambaşka şekilde yerini aldı ve çocuk yogası eğitmenliği eğitimine başladım misal. Bambaşka bir bakış açısı sundu bana ve unuttuklarımı yeniden öğretti, bildiklerimi pekiştirmemi sağladı. Çocuklar neye gülerler diye düşünürken aynı şeylere güldüğümü bir kere daha hatırlattı bana. Öğrendiklerimin dışında hayatıma yeni yeni insanlar bu insanlarla birlikte de yeni bakış açıları kattı elbette. 
Farklı insanlarla birlikte olmaktan tat almayı,  çok sevdiğim az görüştüğüm insanlardan aslında ne kadar çok öğrendiğimi fark etmemi, kurduğum hayalleri gerçekleştirmek için daha fazla çalışmam gerektiğini, istemenin tek başına yetmediğini (çünkü sanki daha önce hiç deneyimlememiştim bunu :)) ortak hayallerin dile getirildikçe ne kadar keyifli olduğunu bir kere daha anladım 2018'in bu ilk ayında. 

Akademik bilgiyle deneyimin bütünleşmesinin kıymetini fark ettim, ama alanda deneyimin tek başına yeterli olmadığını her zaman akademik bilgiyle perçinlenmesinin gerektiğini, yani daha da çok okumak gerektiğini ve bunun getirdiği sorumluluğu deneyimledim. Daha iyisini yapmak isteyeceğin şeyin sadece işin olmaması gerektiğini öğrendim, insan işiyle, mesleğiyle hiç alakalı olmayan alanlarda da iyi olabilirmiş etrafımdakilerden bunu gördüm. Bazen risk almanın, bazense sessiz kalmanın çözüm yolu olduğuna inancım arttı.

Tekrara düşeceğim anlar olacaktır elbette ama yenilenmeden tamamlanmayacağımı öğrendim. Sen daha ilk aydan bana ne kadar iyi geldin 2018, benim yılım olur musun hiç bilmem ama eğer bu bakış açımı değiştirmezsem benim için iyi olacağından eminim. 

Baktım ki olmadı ben de bu kötü davranışlardan birini yaparım sana yıl sonunda giderken 😆 Tercihim cımcık bilesin :)



9 Ocak 2018 Salı

Amasız olsun :)

Hayır diyememek nasıl büyük bir yük, istemiyorsun ama istemediğini söylemiyorsun da böyle şekilden şekle, cümleden cümleye sürükleniyorsun. Hem kendine yazık ediyorsun hem de karşındakinin sinirlerini bozuyorsun.  Halinden tavrından, kurduğun cümleden araya koyduğun amadan, kuramadığın cümlelere rağmen sesine yansıyanlardan, yüz yüzeysen yüzündeki kimsenin fark etmediğini düşündüğün o ifadeden anlaşılıyor ya o çok sinirlendiriyor insanı. Hatta daha da yakınınsa çok üzüyor, çünkü o zaman da sanki sen şimdiye kadar bu hakkı karşı tarafa hiç vermemişsin ya da hadi ki hayır demiş olsun zamanında o zaman da burnundan getirmişsin gibi hissettiriyor. 

Aslına bakılırsa hayır demek, istemediğin bir şeyi yapmamak iki durumda da çok kolay. Eğer senden isteyen kişi değer verdiğin biri değilse durum oldukça önemsizdir, istemezsin ve yapmazsın. Tam tersi eğer önemsediğin biriyse de ya zaten seni çok iyi anlayacaktır hayır dediğinde ve bu bir problem olmayacaktır aranızda ya da senin için öyle ya da böyle oluru varsa hayır demeden ama ık bık da etmeden yaparsın olur biter.  Diğer türlüsü herkese baş ağrısı... "Olur ama diye" başlayan cümlelerde amadan öncesinin, "gelmek/yapmak istemiyorum ama" lı cümlelerde amadan sonrası pek duyulmuyor daha doğrusu rahatsız ediyor insanı. 



Bir şekilde öyle hayır diyemez bir hale bürünüyoruz, sonra bir zaman o kabuğu kırmak gerekiyor ki misal benim üniversite birinci sınıfıma denk geliyor. Hayır diyememek öğretilen bir şey mi bilmiyorum ama hayır diyebilmek öğretilmesi gereken bir şey bana göre. İstemediğini yapmamak, istemediğini anlatırken kırıp dökmemek, hem kimseyi kasıtlı üzmemek hem de kendi canını sıkmamak işte bunlar hep öğretilebilecek şeyler. En azından kendi adıma çabalarımdan birinin bunlar olduğunu söyleyebilirim. Kırıldığı halde yine de bilerek kırmamak, kırılmanın da ya da sonrasında duygularını tamir edebilmenin de mümkün olduğunu öğrenmek, tamir edemediklerinden uzaklaşmak, sevdiği halde birinin hayatında olmamasına karar verebilmek vs.  İşte bunlar hep öğrenilebilecek şeyler, kimi biri tarafından cesaretlendirilerek kimi deneyimleyerek.

Bencillikten fazlaca şikayet ederken kendi duygularından başka kimsenin duygularını önemsememek yerine herkesin duygularına önem verip, her yaşanan duyguyu kabul ederek hayata devam etmekle güzelleşecek hayat... Sanırım öğretilmesi gereken önemli noktalardan biri çocuklara, hem hayatın kendilerinden, kendi duygularından ve isteklerinden ibaret olmadığı hem de kendisinin, duygularının ve isteklerinin çok önemli olduğu.  Nasıl da zor, nasıl da ince bir çizgi. Hem kendine değer vereceksin hem de başkalarının da en az senin kadar değerli olduğunu kabul edeceksin, hem istediğini yapacaksın hem de bir tek senin istediğinin olmayacağını kabul edeceksin. 

Zıtlıkların yakalanması zor müthiş birlikteliği :) Yakalamamız, yakalanmasına yardım edebilmemiz temennisiyle...