Sevgili Böyle Şeyler Olabilir blogunun yazarı hadi demiş yazın, nelerden hoşlanıyorsunuz kendi anneliğinizle ilgili. Üzerine düşündüm durdum valla ben seviyorum annelik yapma şeklimi. Hangi birini söylesem bilemedim :) Mesela kurduğum düzeni seviyorum. Böyle çok düzenli ama yine de çok serbest bir ortam oluşturabilmiş olmak çok mutlu ediyor beni. Özellikle yemek mevzusundaki rahatlığımı da seviyorum. Sadece yemek yemesiyle ilgili değil bu dediğim yemek yaparken de rahat olmak işimi çok kolaylaştırıyor. Misal evde yemek yok diye kendimden geçmiyorum hiç olmadı bir pide sipariş verip karın doyuruyoruz ve genel olarak sağlıklı beslendiğimizi düşündüğüm için bu noktada her hangi bir mutsuzluk da eksiklik de yaşamıyorum:) amaaa en çok bazı özelliklerimin annem gibi olmasını, yakınlarımın bende annemi görmesini seviyorum, ona özlemim azıcık azalıyor böylece galiba :) Hande Özdinler yazmış ya annemin mitokondrisi bende kaldı diye işte tam da öyle :) Ben çok şanslı olduğumu düşünerek büyüdüm hep şimdi de aynı duyguyla büyütüyorum kızımı, evet ben ona sahip olduğum için şanslıyım ama o da benim gibi bir annesi olduğu için şanslı galiba :) Böyle duvar kenarında dertli oturduğuna bakmayın bence o da öyle düşünüyor :)
Yukarıda yazdıklarım evet cidden sevdiğim özelliklerim ama kendini övme kısmı başka bir durum. Böyle sorulunca aaa yazarım ne olacak gibi geldi oturdum yazmaya başladım ama yok insan kendini övemiyormuş ama övülmek de istiyormuş. Biri çıksın karşısına onu anlatsın istiyormuş, tanımadığı insanlardan bilmeden aldığı övgüler onu göklere çıkarıyormuş da yine de kendini övemiyormuş. Aslında ikisi de aynı şey değil mi kendimiz biliyor hatta söylemek istiyoruz aslında ama ayıp ki, söylenmez, insan kendini över mi hiç Annelik elbette zor çünkü hayatta ilk kez başka bir canlının bu kadar sorumluluğunu alıyorsun ama yine de bu zorluğu azıcık da biz üzerine koyarak artırıyoruz. Kıyafeti dert ediyoruz, yemeği dert ediyoruz, kiri dert ediyoruz ve en çok da yeterli miyiz diye dert ediyoruz. Sosyal medya da sürekli geçen bir cümle artık "çocuklarımız için daha iyisini/en iyisini yapmak" . Allah aşkına aksini düşünebilecek bir anne var mı? Hepimiz zaten bunu yapmaya çalışmıyor muyuz? İşte dolayısıyla bunu söylemeye de gerek yok bana kalırsa. O zaman bir süre sonra başkasının çabası ya da başkasının elinden gelen senin hedefin haline geliyor. Sonra da bunun peşi sıra yetersizlik duygusu :) Zaten çalışanlarımız eve tüm günün yorgunluğuyla gelip evde dair bir şeyler yapıp bir de çocuklarına zaman ayırmak için çırpınmıyor mu ya da evde olanlarımız zaten yapılacak o kadar şey varken bir de bazen sadece dört duvar görerek günü bitirmenin sinir bozukluğu olmasına rağmen yine de sakinliğini koruyup vakit geçirmiyor mu bebeğiyle. Hatta onlar bir de zaten evdeyim duygusuyla bizlerin yani çalışanların "aman bugün çok yoruldum, ütüler de yarına kalsın" bahanelerini yok sayıp daha çok yüklenmiyorlar mı kendilerine.
Ee bütün bunlar tamamsa daha neyin mücadelesi ki daha iyi anne olmak işi. Çünkü iş bir noktada artık çocuk için olmaktan çıkıyor. Senin diğer annelerle yarışına giriyor. İşte bana kalırsa bunun altında her şeye aynı anda sahip olmak isteme duygusu yatıyor. Tüm iyi oyuncaklara, en kimsenin aklına gelmeyen oyunlara, tüm güzel kıyafetlere, en değişik yerlere gitmeye, en güzel en özel yemeklere, en az yorgunluğa ama en yoğun zamanlara.
Ee bütün bunlar tamamsa daha neyin mücadelesi ki daha iyi anne olmak işi. Çünkü iş bir noktada artık çocuk için olmaktan çıkıyor. Senin diğer annelerle yarışına giriyor. İşte bana kalırsa bunun altında her şeye aynı anda sahip olmak isteme duygusu yatıyor. Tüm iyi oyuncaklara, en kimsenin aklına gelmeyen oyunlara, tüm güzel kıyafetlere, en değişik yerlere gitmeye, en güzel en özel yemeklere, en az yorgunluğa ama en yoğun zamanlara.
Vallaha kendimiz için değil hepsi çocuklarımız için diye diye...
Bloğunu dedektifçilik yaparak buldum resmen! Ama nihayet buldum. İsmine tıkladığımda bloğuna dair bir link paylaşmadı Google.
YanıtlaSilBen de kendimi övmek için zorlandım. Ne yapsam sıradan geliyor çünkü. Sıradan da olsa içten, sıradan da olsa gerçek, sıradan da olsa özel.
Onlar bizi her koşulda çok seviyor, biz sevmiyoruz kendimizi sanki. Hep daha iyisi olacağız diye günün sonunda hesap yapıyoruz.
Paylaşım için teşekkürler. Nasıl hoşuma gitti katılım anlatamam.
Valla bence biraz yol açtın insanlara yazmak için. Biz teşekkür ederiz :)
SilYazdıklarına aynen katılıyorum haklısın yani annelik artık bir yarışa dönüyor.Herkesin anneliği kendine aslında neden bu reklam kaygısı değil mi?
YanıtlaSilMaalesef öyle, bir durmak bir yavaşlamak lazım her konuda olduğu gibi annelikte de
SilÇocuğunuza her şeyin en iyisini vermekle hata ediyorsunuz. Hayatın kötü yanlarını gördüğü zaman oldukça zorlanacaktır. Hayatı olduğu gibi yansıtmak en doğrusu bence
YanıtlaSilÇocuğuma her şeyin en iyisini vermek gibi bir kaygım hiç olmadı ama acaba sizi bunu düşündürmeye iten cümlem hangisiydi?
Silçocuklarımız için daha iyisini/en iyisini yapmak" . Allah aşkına aksini düşünebilecek bir anne var mı? Hepimiz zaten bunu yapmaya çalışmıyor muyuz? Tam da bu iki cümle...
YanıtlaSilAnladım ancak o cümlede ben böyle yazılıyor anlamında, özellikle sosyal medyada kullanılan cümlelerden bahsettim. Devamında da "Allah aşkına aksini düşünebilecek bir anne var mı? Hepimiz zaten bunu yapmaya çalışmıyor muyuz? " derken de aslında sizin yazdığınız her şeyin en iyisini vermek değildi yazdığım. Siz çocuğunuz için iyisini yapmak istemiyor musunuz? Bunu maddi olarak düşünmeyin oynadığınız oyunlar, kurduğunuz iletişim ya da misal okula gönderecekseniz yaptığınız araştırmalar gibi. Orada yazmak istediğim aslında hepimiz çocuklarımız için elimizden geleni yapıyoruz birbirimizle yarışa gerek yok, iyilik başka bir annenin yaptığıyla belirlenemezdi. Belki bu yazdıklarımla biraz daha açıklayıcı olmuştur tarzım sizin için.
Sil