Sayfalar

3 Mart 2017 Cuma

34 yıl :)

İki gün önce doğum günümdü, ben her bahar gelişini işte böyle doğum günümle kutluyorum J  Günüme şahane bir mesajla başladığım, inanılmaz mutlu eden bir instagram iletisiyle devam ettiğim ve onlarca telefon aldığım 35.yılımın ilk gününde, dedim ki bu yıl çok şey değişsin, değişebilir ama bazı şeyler değişmesin. Sevdiklerim mesela, onlar aynı kalsınlar.Tam 34 sene geçmiş, büyümüşüm bir sürü şey geçmiş başımdan, başardıklarım, başarısızlıklarım, mutluluklarım ve elbette ağladıklarım. 34 sene geçmiş doğalı, hep öğreniyorum diye düşünürken öğrenmediğim, bir türlü bazı şeyleri öğrenemediğim 34 yıl. Bir türlü geçmeyen zamana, bitmeyen haftalara, geçmeyen aylara dünmüş gibi anılarımızdan konuşmamız, olması çok garip değil mi? "Nasıl oluyor vakit bir türlü geçmezken, yıllar hayatlar geçiyor" J

Doğum günü mevzusu aslında yazmak için bir bahane oldu bana. En azından son bir seneyi şöyle bir gözden geçirmiş oluyorum bir yaş daha büyüdüğümde. Hatta bazen daha da eskilere gidiyorum. Bazen yorulduğumu hissediyorum özellikle son iki senede. Bakıldığında bu durum etrafımdaki herkes tarafından normal karşılanıyor ama dün biraz daha ciddi düşündüm bu konuda. Hatta ilk defa bunu biraz kafaya taktığımı söyleyebilirim. Anne olmaktan değil ama annemin babamın olmamasından. Şimdiye kadar yazmak istemediğim, hatta hatta çoğu zaman konuşmak istemediğim konular var. Hep aynı şeyler, aynı duygular elli kere konuşmanın anlamı yok ki diye düşünüyorum. Sanırım bunlar son zamanlarda beni biraz daha yoruyor ve ben böylece yoruldukça konuşmak istemediğim, konuşmadıkça da daha çok yorulduğum kısır bir döngünün içine giriyorum.


Mutlu olmak için bunca çaba sarf ederken arada çıldırdığım, mutsuzluğun dibine vurduğum, gerginlikten öldüğüm anlar da oluyor elbet ama duygularımı yönetmeye çalışıyorum her seferinde. Üzüntüyü ya da siniri ötelemek değil ama yaptığım bunu da biliyorum. Yani yaşamam gereken duyguları yaşıyorum kendimce. Misal son zamanlarda tabiri caizse cımbızla topluyorum mutluluğu etrafımdaki tüm negatifliğe rağmen.  Anne olmak böyle olmayı gerektirir diye düşündüğümden değil sadece bunun beni daha mutlu ettiğini bildiğim için yapıyorum bunu. Mesela çok değil 1-2 ay öncesinde ne yapsam da gitsem bu ülkeden diye düşünürken bugün daha sıkı sarılmaya karar veriyorum. Etrafımda olan onca kötü olaylara rağmen eve gittiğimde huzuru bulup sığınıyorum. Gece bir yolunu bulup kendime (kendimize)  vakit ayırmaya çalışıyorum, geç yatıp uykusuz kalmak pahasına. Hiç bir şey yapamazsam yatakta yarım saat uyumuyorum, düşünüyorum. Ama evet bu da bazen yorucu oluyor. Her sabah yeniden enerjimi toplayarak kalkmaya, belki daha iyi bir gün olur demeye çalıyorum. Haftanın hangi günü olursa olsun cuma tadında yaşamak istiyorum bu aralar. Çünkü sanırım ruhsal olarak çok yoruluyorum ve bu bana iyi gelmiyor.  Hayatımdaki hiç bir şey görev olarak görmemeye çalışıyorum ama çoğunlukla başarılı olamıyorum. Böyle miydim peki ben hep, elbette değildim, mesela çalışmaya başlamadan önce böyle değildim, mesela sevdiklerimle uzak oturmazken böyle değildim ve kayıplar yaşamaya başlamadan önce böyle değildim sanırım.

 Ah nerede 20 li yaşlarım” diyor ve sizi şu güzel parçayla baş başa bırakıyorum.


  




.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder