Sayfalar

8 Mart 2017 Çarşamba

Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa...

Tüm kanallarda reklamlar dönmeye başladı kadınlar günüyle ilgili. Daha önce de paylaşmıştım ve elbette biliyorum aslında emekçi kadınlar günü olduğunu ve tarihini. Ancak her ne amaçla kutluyor olursak olalım, yapamadıklarımıza söyleyemediklerimize karşı ya da koruyamadıklarımız için ya da ezildiğimizi düşündüğümüz için kutladığımızı düşüyorum. Kadınların ne kadar güçlü olduklarını duymaya ihtiyacı var mı bilmiyorum. Bana sanki aslında hepimiz öyle ya da böyle gücümüzün farkındayız da şöyle bir dursun, bir bekleyeyim şeklinde davranıyormuşuz gibi geliyor. 

Kimimiz başımıza gelen bir olayla bu sınırları keşfediyoruz, kimimiz anne olunca, kimimiz etrafında güçlü gördüğü kadınları örnek alarak daha küçük yaşta. Ben mi? aslında ben bu saydıklarımın hepsiyle ayrı ayrı farkına vardım gücümün, sınırlarımın. Annemi önceden yani küçükken daha çok fedakar olarak nitelendirirken aslında bu fedakarlığın altında inanılmaz bir güç yattığını ortaokul-lise yıllarında, meydan okumalarıyla anlamıştım. O zamanlar kadının gücünü kendinden aldığını, kendini değerli hissederse güçlü olabileceğini düşünüyordum. Şu anda ise bu düşündüklerimin kısmen doğru olduğunu. Annelikle eş zamanlı olarak yaşadığım bazı olaylar ise benim asıl gücümü keşfetmeme sebep oldu diyebilirim. İnsan gücünün, yapabileceklerinin ve dayanabileceklerinin sınırlarını muhtemelen bizim henüz algılamamış olmamış lazım. Yoksa hala hayatta en kötü şeyin başımıza geldiğini düşünüyor olmazdık sanırım. 

Yayınlanan reklamların ya da videoların tek bir güne indirgenmesi sinir bozucu elbette ama sanki artık farkındalığımız artıyor. Misal bundan 5-10 yıl öncesine göre bambaşka talepler içeren, bambaşka duruşlarla, bambaşka fikirlerle çekiliyor videolar. Belki bu da biraz da eşit hissetmemizden olabilir diye düşünüyorum. Evet bunun eşitlikle ilgili olduğunu düşünüyorum çünkü bu günün bende uyandırdığı ilk duygu eşitsizlik. Siz istediğiniz kadar eşit olduğunuzu savunun ve pek çok şeyi ona göre yaşayın yine de birileri maalesef çıkıp beyninizin etini sıyırarak size bunu hatırlatıyor. Kiminde bilim insanlığı erkeklere atfediliyor, kiminde bir işi iyi yapmak. Bunlar alışılagelmiş söylemler demek bence artık sinir bozucu. Alışmayalım, dilimizi değiştirelim, kadın demekten korkmayalım, insan olmanın, bir işi becerebilmenin cinsiyeti olmadığını kabul edelim. Tüm bunların dışında o "pozitif ayrımcılık" denilen şeyin de ayrıştırmanın, eşitsizliğin en alası olduğunu ve bunu sevimli şekilde, alttan alta gülerek ifade etmenin de bir yolu olduğunu düşünüyorum. İnsan olduğu için saygıyı hakkeder biri, işini iyi yaptığı için para kazanır ve iyi biri olduğu için sevilir.

Bir gün kadına özgürlüğü değil de insana özgürlüğü konuşabilirsek, kadının kıyafetleri değil de fikirleri tartışma konusu olabilirse ya da bir gün kadınların başarılarını böyle çok mucizevi bir şey olarak aktarmayı bırakırsak belki o zaman kadınlar gününü gerçek anlamıyla kutlayabiliriz.

Ama yine de madem bugün 8 Mart Kadınlar Günü, dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa diyor ve sizi şu muhteşem, içimi coşturan, kadınlara yüklenenleri tek tek anlatan şarkıyla baş başa bırakıyorum.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder