Sayfalar

7 Ağustos 2019 Çarşamba

DATÇA'da biz


Bu yaz Datça’da tatil yapma kararı aldığımızda, ne yeriz, nereleri gezeriz, nerede denize gireriz diye hem giden arkadaşlarımın anlattıklarından hem de yazılanlardan çok yararlanmıştım. O nedenle ben de buralara bir not bırakmak istedim, birileri belki yararlanır, diğer bilgilerle harmanlar diye. İlk yazmak istediğim elbette Datça’nın ne kadar rüya gibi bir yer olduğu. Aklımı, kalbimi oralarda bırakıp döndüm diyebilirim. Bir avuca sığacak kadar fotoğraf, hafızamızdan silinmeyecek kadar güzel anılarla döndük :)





Tatili nerede yapacağımıza karar verdikten sonra ilk iş çadırı nereye kuracağımızı belirlemek oldu. Datça ve çadır yazıldığında ilk çıkan yer Aktur çadır kampı ancak bize biraz uzak geldi. Market, restoran gibi pek çok imkanı içinde barındıran oldukça iyi bir kamp alanıymış. Ancak Datça merkeze 25km, büklere de 40-45 km civarı olduğundan ve bizim asıl istediğimiz büklere gitmek olduğundan tercih etmedik. Burası dışında sanırım bir büyük kamp alanı daha var, Akçabük Kamp alanı. Burada hem çadırınız/karavanınız ile gelerek ya da oradan çadır temin ederek tatil yapabiliyorsunuz hem de içindeki pansiyonda oda kiralayabiliyorsunuz. Burayı tercih etmemek için geçerli bir sebebim yoktu ama sanırım kalabalık kamp alanlarını çok sevmiyorum J Bizim kaldığımız yer ise Ovabükü’nde, yaklaşık 20 çadırın sığabildiği, aslında pansiyon olarak işletilen ama bahçesine de çadır kurulan bir pansiyon. Banyo/tuvalet ve mutfağın/buzdolabının yakın oluşu ve az çadır olması ile gönlümüze taht kurdu J Ayrıca diğer çadır deneyimlerimizin aksine belli saatten sonra sessizliğin hakim olması da oldukça dinlendiriciydi bizim için. Etrafa baktığımda her bükte çadır tesis olsun, olmasın çadır olduğunu da söyleyebilirim. Biz şimdilik tesis dışı yerlerde çadır kurmaya cesaret edemiyoruz ama kuranların sayısı da hiç az değil, kimbilir belki seneye J Ovabükü gidip görebileceğiniz bükler arasında en sakin, sessiz olanı, denizi çok güzel ama biraz dalgalanıyor öğleden sonra. Yani eğer orada kalmıyorsanız gitmeniz gerekmiyor bana kalırsa, ama eğer kalıyorsanız ve erken uyanıyorsanız sabah deniz keyfi yapmak için oldukça huzurlu J

Ovabükü sabahı
Kalma yerini hallettikten sonra sıra gezilecek, denize girilecek yerlerde. Datça sanırım yollarından sebep öyle çok da kalabalık bir yer değil. Yıllardır gidenlerin söylediği her geçen gün kötüye gittiği ancak biz şimdilik sevdik ve umarım sevmeye devam edebilmek için en az birkaç yılımız daha vardır.  Gitmeden önce öğrendiğim şeylerden biri denize gireceğimiz yerlerde şezlong ücreti almak şeklinde de değil de adisyon usulü ( kişi başı belli bir miktar harcama yapmak şeklinde) ödeme yapıldığıydı. İlk gün gittiğimiz Palamutbükü’nde tavsiye üzerine Mavi-Beyaz Otel’in tesisine gitmeyi planladık ancak şezlong ücreti istedikleri için oturmadan ayrıldık ve hemen yanında taşların üstüne gölgeliğimizi kurduk orda denize girip serinledik. Biz o an sıcaktan çok bunalmıştık ve o nedenle tesis bakmaya gücümüz yoktu ancak sonrasında ileride bu şekilde tesislerin olduğunu gördük. Palamutbükü’nde özellikle iki yeri çok sevdim. Biri inanılmaz güzel  kurabiyeleri (özellikle portakallı) olan Payam. Eğer bir gün önceden rezervasyon yaptırırsanız günü burada geçirebilirsiniz, adisyon usulü çalışıyorlar ama öğle yemeğini vs burada yemiş olmanızı bekliyorlar, öyle çay, kahve, gazoza oturmak maalesef yok J Yine günü geçirebileceğiniz başka bir yer de Tuna restoran, biz sadece akşam yemeği için oturduk ancak fark ettik ki yukarıda bahsettiğim şekilde burada da gün geçirilebilir. Burada çalışanlar inanılmaz güler yüzlüler, buna bayıldık. Ayrıca Datça genelinde de böyle güler yüz hakim olduğunu da söyleyebiliriz.



Gidilebilecek koylar arasında Kargı ve Gabakları zaten herkes söylüyor, her yerde yazılıyor. İkisinde de günü geçirecek şekilde bir tesiste vakit geçirdik. Kargı’da Yeşim Beach Barda hamaklı masalarda tam gün geçirdik. Patates kızartması dışındaki her şey güzeldi ancak özellikle limonatası efsaneydi J Gabaklar’da da Gabaklar restoranın tesisinde günü geçirdik, burada da her şey şahaneydi ama özellikle patates kızartması mükemmeldi çünkü dondurulmuş kullanmıyorlarmış J Sonradan edindiğim bilgiye göre buranın Yunan karidesi de dillere destanmış ancak biz bilmediğimiz için yemeden döndük J Bu büklerin dışında Hayıtbükü ve Kızılbük de var tesisi olan yerler arasında. Bir kısmı birbirine 5 dk yürüme mesafesinde, bir kısmı ise arabayla geçilesi uzaklıkta. Hepsinin denizi oldukça temiz ve güzel ancak bir sorun var o da tekneler. Bizim gittiklerimize günün belli saatlerinde tekneler demirliyor ve bu da beraberinde denizde kirlenmeye yol açıyor. Fakat iki koy daha var ki gittiğimiz onlar inanılmaz. Kurubük ve Akvaryum koyu, tesis yok, tekne yanaşmıyor ve inanılmaz huzurlu J İkisine de günü belli saatlerinde gittik, Kurubük’e öğleden sonra yanımıza meyve ve içecek alıp gitti, Akvaryum koyuna da sabah uyanır uyanmaz ki bu bizim için 07:00 civarı oluyor J yulaf, meyve, süt ve kaselerimizi alarak kahvaltıya gittik ve bayıldık. Datça’ya dair en büyük tavsiyem gitmişken bu iki koya gitmeniz olur sanırım.

              
Kurubük
Akvaryum
       

Knidos

Datça denildiğinde denizi dışında akla gelen iki yer Eski Datça ve Knidos elbette. Biz büyük bir hatayla Eski Datça’ya saat 4 civarı gittik ve sıcaktan gezemeyip döndük, Ancak Knidos’a giderken Payam’a uğrayıp kurabiyelerimizi aldık ve güneşi Knidos’da batırdık. Aslında en tepeye çıkmak lazımmış Knidos’da ama hem Eski Datça hem de Knidos’un tepesi bizim için bir sonraki gidişimize kaldıJ Datça merkez  bazı kişiler için denize girilesi olsa da biz denize girmedik ama sahilde yürüdük ve Zekeriya Sofrası’nda enfes bir akşam yemeği yedik. Burada borani yiyormuş pek çok insan ancak biz bilmiyorduk, yine de yediğimiz her şey damağımıza kazındı J Herkesin çok ünlü olduğunu söylediği dondurması var ancak inanılmaz şekerli geldi bana ve ikincisini yiyemedim. Meğer meyvelilerden özellikle de ekşi meyvelilerden yemeliymişim :)  

İşte bu yazdığım nedenlerle, kamp anılarıyla, bol sohbetlerle ama en çok da huzuru, denizi, havası sebebiyle “daha iyisini bulana kadar her sene DATÇA” J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder