Sayfalar

1 Haziran 2017 Perşembe

Her şeyin yavrusunu :)

Karahindibağı çok severim çocukluğumdan beri, bir arkadaşım kendisine, hassaslığı/kırılganlığı çağrıştırdığını söylediğinden beri de düşünüyorum acaba benim için de öyle mi ya da ben neden seviyorum diye. Sonra geçen gün aklıma geldi nedeni çünkü evet çok nazik bir üflemede gidiyor ama yine de ince ince olsa bile aslında nasıl da sıkı tutunmuş çanağına bazıları. Bütünü bir tane gibi görünse de içinde nasıl da çok onlarca küçük parçası var ve birlikte nasıl da güzeller. Her bir tüycük kendi başına bir tohum ama bütünü sadece bir karahindiba :) Seviyorum çünkü fark etmeden kendimle o kadar özdeşleştirmişim ki ben karahinbağı :) 



"Her şeyin yavrusu/küçüğü güzel" diye bir söz var ya nasıl da anlamlı :) Kedinin köpeğin, kuşun hatta karıncanın bile minik olanları daha güzel (eğer örnek az geldiyse tık tık). Onlar da yetmezse daha sayabilirim misal domatesin chery olanı, salatalığın badem olanı daha güzel daha lezzetli sanki. Bugün de bir sürü karahindiba olan bir alanda karşıma bu dev karahindiba çıktı valla inanır mısınız onun bile küçüğü daha güzelmiş benim için:) Aslında mevzu kedi köpek de değil, sebze de ve tabi ki karahindiba da. Mevzu insan için de kullanıyor ya bu sözü, ona takığım bir süredir. Bu söz genelde dış görünüş, sevimlilik anlamında kullanılır ama çocukla çok vakit geçirince aslında sadece dıştan değil içten bakıldığında da insanın küçüğü daha iyiymiş diyorum. Çocuklar ne kadar saf ve ne kadar da art niyetsiz büyüklerin aksine. Seviyorsa seviyor, gelmek/yapmak istiyorsa geliyor/yapıyor, sinirleniyorsa tepkisini anında görüyorsunuz. Saftan kastım bir şey anlamıyorlar değil sadece çok temizler, hesapsızlar. Evet bazen çok cin oluyor ama o zaman bile inanılmaz saflar :) Mesela çocuklara yapmak istiyor musun dediğinde istemiyorsa yapmıyorlar ama biz bin tane şey düşünmüyor muyuz cevap verene kadar. Ama kırılmasın ama kızmasın, ama küsmesin, istemiyorum ama bana zararı da yok yapayım bari gibi gibi ayrıca sadece biz düşünmüyoruz bazen karşımızdaki de düşünsün diye bekliyoruz. Mesela ben kimi zaman bekliyorum bence 😀

Bu çocuklar yine mesela hiç seviyormuş gibi yapma gereği duymuyorlar, sevmeyince bir de küt diye söylüyor ki bu halleri kalbimi dağlıyor :) Misal birkaç ay önce kızıma "ona neden öyle yaptın" diye sorduğumda "ben onu sevmiyorum" dedi ve geçti. Çünkü onlar için bu kadar basit sevmiyor ve sevmiyorsa samimi olması da gerekmiyor. Ama bizde öyle mi? Demek istediğim ama biz neden öyle yapmıyoruz değil çünkü sevsek de sevmesek de aynı iş yerinde çalışıyoruz, aynı otobüse biniyoruz ya da aynı görevlerde yer alıyoruz. Dolayısıyla birlikte iş yapabilmenin kuralı bu bizler için. Ama bence en azından seviyormuş gibi görünmek zorunda değiliz 😁

Varsa çocuklarınızın söylediklerinizi anlamadıkları anları bir düşünün. Böyle boş boş bakıp "Neee" diyor Arya mesela. Çünkü anlamamış ve anlamış gibi yapması gerekmiyor. "Ben onu bilmiyorum yardım et" diyor, çünkü bilmiyor ve bu kötü bir şey değil, öğrenmenin bir yolu var onun için. Ama büyüyünce ne oluyor bilmese de biliyormuş gibi yapılıyor, çünkü kınamak diye bir şey var bir de her şeyi bilmek çok afilli birşey sonuçta değil mi?. Mesela çocuklarda ben bilmiyorum bunu ya da duymadım dediğinizde dalga geçmek, alaycı bakmak da yok, hemen "ben sana öğretirim" diyorlar dilleri döndükçe anlatıyorlar da anlatıyorlar. "Neden" en önemli kelimeleri çocukların, delicesine hatta bazen çıltırtacasına sorguluyorlar, büyüyünce ne oluyor sormamalar, sorgulamamalar, kabuller başlıyor. Otorite bir şey mi dedi muhtemelen doğrudur, doğru değilse de ses çıkarmaya gerek yoktur, çünkü söylenen yine de doğrudur 😁 Ototritenin illa patron olması da gerekmiyor konu alanında uzman biri olması yeterli. "Neden" sorusunu bırakalı yıllar olmuş zaten çünkü sorduğunda bu senin bilmediğinin yani en azından yeterince bilmediğinin bir göstergesi.

Büyüyoruz elbette bazı özelliklerimiz değişecek ama sanırım biz ilk önce bu bahsettiğim özelliklerimizi değiştiriyoruz. Saflığımızı, merakımızı kaybediyoruz. Sonrası diğerleri aynı kalsa da önemi kalmıyor zaten. Halbuki biz de karahindiba gibi olsak büyüsek de sevimliliğimizi kaybetsek de yine de sıkı sıkı tutunsak bazı özelliklerimize, büyüdükçe dağılıp gitmese...











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder