Sayfalar

9 Temmuz 2018 Pazartesi

Çadırcı olduk biz :)

Bu yaz için otel tatili değil de çadır tatili planlamıştık geçen seneden. Bizim ekiple ki bunlar kardeşler oluyor :) II. Geleneksel Kardeşler Tatilinin (birincisi tam da şurada) çadırda olmasına karar vermiştik. Henüz daha gerçekleşmedi iki haftası var ama biz önceden minik bir çadır deneyimi yaşamak istedik ailecek.  Nerede yapalım, hali hazırda bir düzenli kamp yapan bir ekibe mi dahil olalım diye düşünürken Eskişehir civarında Bozcaarmut göletinin kenarında tek gecelik kalabileceğimize ve kendi deneyimimizi yaşayabileceğimize karar verdik. İnternette kamp deneyimlerinin yazıldığı bir sürü sosyal medya hesabı ve blog yazısı var ve zaten bizimki deneyim denemeyecek kadar kısa süre ama madem ilk kez çadır kurduk hem anı olsun hem de belki bizim tecrübelerimiz ya da yaptıklarımız birine yarar diye yazmak istedim ben de.

Eğer kamp konusunda deneyimli değilseniz yani ilk kez çadır kuracaksınız ki kampçılık jargonunda "çadır atmak" deniyormuş buna, seçeneklerden biri bu işi profesyonel olarak yapan ekiplere dahil olmak. Bana kalırsa bu kamplardan en uygun fiyatlı olanı Kampa Gidelimmi Baba. Burası size iki seçenek sunuyor. Birincisi çok uygun fiyatlı ve bunun sebebi hem bir gece konaklama yapılıyor olması (sanki tam da ilk deneyim için düşünülmüş) ve size aslında kendinizi güvende hissetmeniz dışında yemek ya da etkinlik gibi seçenekleri sunmuyor olması. Ancak bunun dışında daha uzun süre ve etkinliklerin yemeklerin dahil olduğu seçenekleri de var ve fiyatlandırılması buna göre yapılmış.  Çocukla gidilecek ve çocuğun odak noktası olduğu diğer bir kamp seçeneği  Oyun Kampta. Burada ücretler biraz pahalı bana kalırsa ama elbette sundukları var size. Belirli bir düzen var, hazırlanmış, planlanmış etkinlikler var, ben doğada olayım ama çadırda kalmayayım derseniz genellikle bungalow gibi seçenekleri var ve elbette yemek var. Eğer çocuğunuz biraz büyükse Gençtur başka bir seçenek olarak karşınıza çıkıyor ki bence fiyat olarak da fena değil. Bunlar ilk araştırmada karşıma çıkanlar, elbette dahası da vardır. Genel olarak hepsinin ayrı güzellikleri var ve zaman zaman yapılabilir denenebilir olduğunu düşünsek de yemeği başka biri hazırlayacaksa, etkinlikleri de bizim için planlayacaksa bunun bizim aklımızdakine ters olduğunu düşünüyorum. Buralar çok güzel kamplar ve farklı farklı fırsatları var, orada öğrenilenler de, deneyimlenenler de  bambaşka ama biz şimdilik bu sene için her şeyi kendi kendimize hallettiğimiz, çadırda kaldığımız ve kendi günümüzü kendimiz planladığımız bir deneyim yaşamak istedik.




Çadır kurmaya karar verdiğiniz zaman elbette bu size alışveriş listesini de beraberinde getiriyor. Öncelik nasıl bir çadır alacağınız. Biz hafta sonu gittiğimiz yerde gördük ki, çadırcıların sponsoru adeta Decathlon'da satılan Qeuchua markası :) Her bütçeye uygun ve her büyüklükte çadır mevcut Decathlon'da. Eğer biraz deneyimi olan yakınlarınız varsa internetten sipariş verebilirsiniz, bizim akıl danışacağımız kimse olmadığından, gidip görerek ve elbette sorarak beğendik çadırımızı (yukarıdaki fotoda hemen arkamızda olan çadır). Bu çadırı seçerken iki ölçütümüz vardı, kolay kurulup toplanması ve geniş olması. Tek dezavantajı tavanı alçak ama yatmaya gireceğimiz için sıkıntı olmaz diye düşündük ki olmadı :) içinde kazık da çıkıyor yani ayrıca almanıza gerek yok. İçine bir şişme yatak (eğer alışkınsanız mat da olabilir) bir de lamba aldık ve bitti gitti :) Kalanlarını evden halledecektik. Ama elbette isteğe göre masa, sandalye vs alınabilir. Alışverişten sonra evden götürülecekleri ayarlamak gerekiyor. Biz büyük tatil için kendi aramızda bölüştük ama en azından fikir vermesi adına bizim tek gecelik çadır deneyimimizde neler götürdüğümüzü yazabilirim :) 

Yatma için:  Bizim kalacağımız yer gece 11 derece olacaktı yani bize göre soğuk. Bu nedenle şişme yatağın üstüne yerden soğuk yemeyelim diye bir battaniye bir de battaniye bizi terletmesin diye de bir çarşaf götürdük. Ben yastıksız yatamadım için yastık ve üzerimize de bir yorgan. Siz mevsime göre ya da üşüme durumunuza göre bunları azaltıp artırabilirsiniz.

Yemek için: Aslında kamp tüpleri de var ama biz çok gerekli olduğuna inanmadık ve evde olan küçük tüpü doldurduk. Tüpün üstünde ne pişirilecekse ona uygun bir tencere (tek bir taneyle hallettik), plastik tabak, çatal/kaşık ve bardak. Ben uzun tatillerde sürekli yıkama derdine girmek istemem ve aslında çok doğaya uygun olmamasına rağmen tek kullanımlık malzeme götürmeyi tercih ederim ama tek gecelik de çok sorun etmedim. Yine de yıkarım diye düşünürseniz o da olur elbette.



Kahvaltı için evde ne yiyorsak onu getirdik, öğle yemeği için konserve barbunya aldık (evde de yapılabilir ki biz kahvaltıyı geç yaptığımız için barbunyayı akşam yemeğinde açtık),  akşam yemeği için de zaten bir gece kalacağız diye buzluktaki köfteleri buz akülerinin arasına koyup öyle getirdik ve ocakta pişirdik, yanına da makarna yaptık :) Mangal yapılabilir mesela yine akşam yemeği için. Yanımıza bolca meyve aldık bence kuruyemiş de almalıydık. Salçayı, tahta kaşık ve spatulayı, yağ ve tuz/karabiberi de getirmeyi unutmadık. Ertesi gün kahvaltısı için yulaf, meyve ve süt planlamıştık ancak sütü unutmuşuz:) Soğuk tutulması gereken her şeyi buz akülerinin de olduğu termos çantaya doldukduk.  Hazırlık yaparken ilk koyduklarımızdan biri öğüttüğümüz kahve ve ocak üstü kahve makinemizdi ve sallama çay için minik demlik altı :) Tek unuttuğumuz şey tüpü yakmak için gerekli olan kibrik/çakmaktı 😆 Neyse ki komşuculuk çok iyi işliyor çadır kuranlar arasında. Demem o ki yemek işinde, ne yerim derseniz malzemesini yanınıza alın, o olur, mesela yan çadırda hamur kızartma yapıldı öyle düşünün :)



Çadır kurmaktaki en güzel şey elbette etrafı dolaşmak ama bence eğer çocukla çadır kuruyorsanız keyifli başka güzel şeyler de oluyor. Çocukların çadır hayatına dahil olma istekleri inanılmaz güzel. Hemen suyu ben doldurayım, meyveleri yıkayayım gibi talepleri oluyor ki bu bence biraz işleri kolaylaştırıyor, zaman geçiyor, iş bölümü oluyor falan. Ayrıca çocukla kamp yaptığınızda eğlenceği daha ön planda tutmak durumundasınız ki bu da çok keyifli oluyor. Biz oldukça uzun bir yürüyüş yaptık (6 km kadar) bunun 4,5 kmsini bizzat kendi yürüyen Arya'da zaman zaman yoruldu elbette. İşte bu zamanlarda göl kenarında oturup hayali yunus, balina hatta deniz kızlarını izledik, uzun bir sopa bulup yosunu balık olarak düşünüp onları tuttuk, kıyıya gelen kurbağaları hoplatmaya çalıştık (zarar vermedik elbette ama biraz korkutmuş olabiliriz), yolumuza çıkan ağaçların üstünden yürüdük, karıncaların dev yuvalarını gördük, balık tutanlara laf atıp onları izledik. Kamp yerinde kova, tırmık ve kürekle ve elbette suyla çamur oynadık, etraftan bulduğumuz sopalar ve iple köprü, Arya'nın demesiyle olmamış ama ağaçtan düşmüş minik yeşil kozalakları boylarına göre anne baba çocuk ve elbette cadı yaparak oyunlar kurduk :)

Gece yatma saati geldiğinde Arya inanılmaz yorgundu ve zaten öğle uykusu uyumadığı için o uyudu, biz de dışarıda oturduk, biraz sohbet biraz da sayı oyunları oynadık. Tüm çadırlar ateş yakmıştı biz de yan komşunun ateşine dahil olduk ama bana kalırsa kamp ortamının vazgeçilmezi olmasına rağmen riskli bir hareket :) Ayrıca doğaya daha fazla oksijen almak için çıkıp duman solumak da hiç keyifli değil :( Gece Arya kolay uyudu ama biz yattıktan sonra bir grup (dibimizde değildi ama inanılmaz fazla gürültülüydü) yaklaşık 4:00a kadar sanki düğün gibi kutlama yaptı, bence biz yine uyudurduk da olmadı. Çünkü 11 derece havaya hazırlıklıydık amaaa habire gece üstünü açıp, terledim diyen, çoraplarını çıkarıp ayaklarım dışarıda kalsın sinirlenen Arya'ya hazırlıklı değildik :)  O açtıkça bizim de üstünüz açıldığından üşüdük üşüdükçe uyuyamadık, tam onu ikna ediyoruz soğuk olduğuna üstünü örtmeye  sonra biz bir daha dalana kadar tekrar hooooop başa, terledim ben ayaklarım dışarıda kalsın, göbeğimi aç vs vs. Sabah asla enerjim kalmayacak, hatta uyanır uyanmaz kahvaltı etmeden çıkıp gidelim diye düşündüm tüm gece :( Uyuyamadığımız uykumuzdan uyandığımızda her şey değişti, güneş çam ağaçlarının arasında yüzüme vurup içim ısındığında ve daha kimse uyanmamışken o sessizlikte enerjim tekrar yerine geldi neyse ki :)



Biz cebimizi yeni deneyimlerle doldurduk ve çok sevdik elbette  ama en çok da yanımızda başka neler götürmeliyiz onu öğrendik. Mesela kibrik/çakmak unutmamalıyız :),  odun toplarken ve taşırken küçük bir balta ve ip almak yine iyi olacaktır ve de en önemlisi herkese bireysel birer uyku tulumu yaşadığımız sorunu kökten çözecektir :) Kalabalık olduğunda daha da keyifli olacağından emin olmakla birlikte minnak ailemizle de yaşadığımız bu bir günlük deneyimden bolca fiziksel yorgunluk ve inanılmaz bir dinlenmeyle döndük.  Aklımızda en çok kalan cümleler ise "anne meyve yiyeyim mi", "anne dut yiyeyim mi" , "anne yulaf yiyeyim mi", "peki ya tahin pekmez ve ceviz?" oldu :) İşte bu da o anlardan küçük bir kesit 👇



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder