Antalya-Çaycuma-Sinop-Bodrum binmeyen kalmasın 😉 kıştan bahara girerken
çok leylek görmüştüm ama öyle böyle değil. Leyleği havada görmedim ama hep
tarlalardaydı ve inanılmaz bir görüntüydü 😉Ben de dedim ki kızım Özge leylek gördün ama uçmuyordu kesin bu yaz
Eskişehir’desin.
Küçükken bazı şeylerde “baak öyle değil işte” diyebilmek
için kendi kendime düzenlemeler yapardım. Bu sefer de içimdeki çocuk Özge’yi
harekete geçirip leylek uçmuyordu ama
uçarken görmüşçesine tatil planı yapacağım dedim ve ilk adım olarak her sene
tek seferde kullandığım iznimi 3 farklı zamanda kullanmaya karar verdim. Bu hem
Eskişehir’de bunalmamak, hem çok tatil yapıyor gibi olmak hem de üç farklı
tatil planı anlamına geliyordu ki bu gerçekten mükemmel bir fikirdi.
İlk durak Antalya oldu bizim için. Akdeniz Bahçesi adında
çok büyük bahçeli bir alanda 6-7 evden oluşan bana kalırsa yazlık hayatından
lüks ama otel hayatından daha salaş bir tatil mekanıydı. Otel Çıralı’da 😉Oda kahvaltı olarak
hizmet veren bir aile işletmesi. Kahvaltı açısından kendi evlerimizde ne
çıkıyorsa o ama otel lüksünde ve çeşitliliğinde değil. Göz doyurmaz ama karın
doyurur cinsten 😉Akşamları
da dilerseniz merkeze inip kendiniz yiyebilirsiniz ama yok ben otelden
çıkmayayım derseniz kişi başı 50 lira gibi bir ücrete size içecek hariç gayet
güzel bir masa kuruluyor. Bizim için Muz ile ilk deneyim olduğundan bence
bilmeden yaptığımız doğru bir tercihmiş ama buna rağmen köpekle tatil zormuş ya
da yavru köpekle tatil zormuş. Yine de her hangi bir tatsızlık yaşamadan bitti 😉 Çıralı’nın denizi çok
güzel, güzel dediysem temiz ve sakin. Bizim gibi soğuk deniz severler için
uygun değil ama çocuklar için çok güzel. Misal Arya kendi kendine girip
çıkabildi. Denizi, ayaklarınızın değebileceği yani yüzmeye başlayabileceğiniz
yere kadar çakıl sonrasında kum. Yani ayağınız yere değmediği için su
bulanmıyor ki Karadeniz insanı olarak su bulanıklığının ne berbat bir şey
olduğunu çok iyi bilirim. Kumda oynamasıyla olsun, denize girmesiyle olsun
yemekleriyle ve dinlenmesiyle olsun bence güzel bir tatildi en çok da bana
yaşattığı yepyeni deneyimiyle 😉Oradan dönerken de Lavanta Kokulu Köpe uğrayarak biraz zaman geçirdik ama işin
açığı ben biraz hayal kırıklığına uğradım. Nedense hayalimde Fransa
resimlerindeki kadar mor bahçeler vardı ama o resimmiş 😉Yine de görmeyi istediğim bir
yer olarak aradan çıkarmış olduk, iyi oldu.
Hani leylek gördüm ya o kadar çok o nedenle Çarşamba günü
biten tatilinden sonra var olan 4 günlük iznimi evde oturarak geçiremezdim. O
sebeple Çarşamba eve gelip eşyalarımızı yıkayıp hazırlayıp ertesi gün
Çaycuma’ya(memlekete) yola çıktık. Şimdiye kadar yaptığımız en denizli Çaycuma
seyahatiydi. İki gün etraftaki plajlara denize gittik ve bolca balık yedik. Bazı
yerlerinde bir kilometre gitsen bile derinleşmemesiyle sinir bozan ama
Antalya’dan sonra serinliğine doyulmayan canım Karadeniz J (Ama şunu söylemeden geçemem
Karadeniz denizi en azından bizim oralarda ters akıntılıdır ve dikkatli
olunmalıdır). Dört gün dediğin nedir ki geldi geçti eve dönüş vakti, işe dönüş
vakti geldi.
Bir hafta çalıştıktan sonra yeni bir tatil planı devreye
girdi ve biz bir eksikle olsak da ekip olarak toplanıp Sinop’a gittik. Fikir
benim en ufağımdan çıkmıştı ve zaman zaman kulak arkası ettiğimiz bazı güzel
planların aksine bu sefer hızlı davranıp hemen ayarlamaları yapmıştık. Bu bizim
I. Geleneksel Kardeşler Tatili olarak tarihimize geçti ve her sene devamı için
karar alındı. Orada bir kamp alanında kaldık, çadırda değil minik evlerde
kaldık, çadırı da önümüzdeki seneki tatile bıraktık. Sinop şehir olarak çok
büyük değil ve bir Karadeniz şehri olduğundan elbette güzel J Tarihi Sinop Cezaevi,
efsane mantısı, deniz dalgası elbette de çok etkileyici ama benim aklım ülkenin
en kuzey ucu olan İnceburun’da kaldı. Ekipten Onur (kardeşim), Özlem abla
(kocadan olma kardeşim) ve elbette ben çayımızı demleyip sırf fazladan deniz
görelim ve güneşi doğuralım diye ayrıca gittik iki sabah. Belki de en çok
bundan aklım kaldı orada. Sinop tatili yaşadığım en güzel deneyimlerden biriydi
ve seneye II.sini iple çektiğim bir anı bıraktı bende bu tatil. Diğer tatilimiz
gibi elbette bu da bitti.
Bu sefer çalışma sürem biraz uzun sürdü J yazın ortasında tam 3
hafta işe gittim. Sonrasında da yazı taçlandırmak için ver elini Bodrum dedik.
Önce dört gün can bir arkadaşta kalarak inanılmaz güzel bir tatil yaptım ki
bunu şu şekilde paylaşmıştım ⇩
Sonrasında da halamın ve kuzenimin yanına gittim ki Bodrum/Gündoğan beni duygudan duyguya sürüklemesine rağmen dinlendiğim ve iyi gitmişim dediğim bir yer oldu.
Tüm bunların yanı sıra tatil bitmesine rağmen dönem başlamadan kardeşlerden birinin düğünü olduğu için arada yapılan önce Edirne sonrasında da Çaycuma seyahatleri de fazladan fazla oynamalı ve duygu dolu zamanlardı. Bir de bu arada İstanbul'a uğradık ki beklenen büyük buluşmaydı 😉Bir bebek ve bir köpekle yapılan bu seyahatler bana kendi adıma şunu dedirtti. Hayatta sahip olduğum şeyler bu güzel anlarıma engel olmadı hiç bir zaman ve ne kadar güzel insanlar varmış hayatımda iyi ki dedirten.
İyi ki dedikleriniz hep çok olsun ve selamlar olsun yenilenmemi sağlayanlara...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder