Sayfalar

13 Şubat 2019 Çarşamba

Bir durup dinlesek

"Bir zamandır çokça yazmak istiyorum ama en temel sorunum yazamamak, neden çünkü kendimi yeterince besleyecek bir şey yapmıyorum bu aralar. Önceden bildiklerim, okuduklarım da bir yere kadar yetiyor. Yazmanın bana iyi geldiğini bile bile, onca şey yaşamama rağmen hep aynı eksende yazmamak adına mutlaka beslemesi gerekiyor insanın kendini. Bunu annelerin en ihtiyacı olan şekilde yani başkalarıyla sosyalleşerek yapmak mümkün elbette ama yeterli değil onun yerine bazen film, tiyatro gibi etkinliklerle bazen de kitaplarla yapmak gerekiyor daha fazla konuşmaktansa daha fazla düşünmeye yer açmak lazım zihinlerde. İşte o zaman yeni yazılar da geliyor kendiliğinden." diye yazmıştım bir zaman önce sonra çok düşünmeye vaktim olan bir zamanda bir anda aklıma rahatsızlıklarım geldi.👇👇

Bu aralar sıklıkla rahatsız olduğum bir konu var anlatamamak ya da anlaşılmadığımı düşünmek. Hangi konularda kısmına girmeyeceğim ama geçen gün evde yaptığımız konuşmada elbette beni en en eeeen iyi anlayan kişi (burada o kişi Özgür oluyor) ne demek istediğimi de şıp diye anlayıverdi. En iyi anlayan derken her zaman hak veren anlamında söylemüyorum ne demek istediğimi anlayan anlamında demek istedim. Belki de ben bu az anlatarak anlaşılmaya o kadar alıştım ki anlaşılma yani anlaşılmama hali uzadığında pes ediyorum :) çok sinir bozucu gerçekten yani bana yapılsaydı acaip sinir olurdum ama bu aralar gerçekten anlaşılmaya ve çabuk anlaşılmaya ihtiyacım var sanırım.  Aslında bu bizde genetik bence ama bu gen benden önce aktif miydi bilmiyorum. Misal annemde babamda yoktu derkeeeen aklıma halam geldi (ve arada arayıp tüm bunları anlattım, hatta yalan değil azıcık övdük bazı yönlerimizi 😁) çünkü onda var, yani genetik :) Şaka bir yana elbette bu çok hoş ve doğru bir şey değil ama sanırım benim tanımlayan özelliklerimden birisi. Etrafımı rahatsız etmeyecek ölçüde olduğunda çok sorun da değil. Benim beklentim anlamsız ya da fazla olabilir elbet, çabuk anlaşılmak vs ama aslında sinirlendiğim ya da dayanamadığım kısmı insanların dinlemedikleri zaman anlamadıklarını fark ettiğim kısım. Fark ettim ki çoğu insan kendi aklındaki yargısını, inandığını, düşüncesini ya da kabulünü kenara koyarak dinlemiyor o noktada da anlamak çok mümkün olmuyor. Kendi doğrularımızı bir kenara bırakarak dinlemek gerçekten çok ama çok zor bunu biliyorum ama çok da önemli bunu da yaşıyorum. 

anlatıyorum ama nasıl olacağını bir türlü bilmiyorum


Bizim sevdiğimizi karşı tarafın da sevmesi gerekmediğini, bizim "ben olsaydım yapardım" dediğimize karşı tarafın "ama ben yapmam" demesini sinirlenmediğimiz ve garipsemediğimizde, karşı tarafın istediğini ya da beğendiğini almadığımız ya da yapmadığımız zaman bunun kötü olanı yapmak olmadığını, yani kısacası davranışlarımızı ya da düşüncelerimizi başkasına endekslemediğimiz sürece oldukça sıkıntısız bir iletişime merhaba demiş oluyoruz. İşte ben tam da bunu arıyorum bu aralar, hem kendim bunu yapmak kendimi törpülüyor ve çabalıyorum hem de karşı taraftaki herkesten bunu bekliyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder