Sayfalar

19 Eylül 2018 Çarşamba

Çayınızı ne zaman alırsınız?


Ailemizden öğrendiklerimiz, onlar gittiklerinde bize miras kalıyor. En çok kızdığımız özelliklerini bir bakışımızda, minik bir düşüncemizde ya da duruşumuzda yakalıyoruz. Pes edişleri, ha gayret diyerek tekrar yola koyuluşları ya da sessizlikle kabul edişleri ama aslında içten çığlıkları. Benim de bolca mirasım var bana kalan. En fark edileni çözüme kendi kendime gitme çabam ve he deyip kendi bildiğimi yapmak için uğraşmam. Sorunlarla nasıl başa çıkarsınız? Kaçarak, üstüne giderek, görmezden gelerek ya da başka birine yükleyerek? Ben önceden azıcık kendimi dinleyerek, bolca çözüme odaklanarak, yeniden planlayarak halletmeye çalışıyordum. Bu da benim miraslarımdan biriydi çünkü. Ancak bir noktada artık bunun oldukça yorucu olduğunu fark etmeye başladım. Yardım almak ya da pes etmek de bir seçenek olabilir en azından, bunu kabul ediyorum. Genelde yardım istediğim anları gözümde canlandırdığımda bu anların hep fiziksel bir işte, duygusal desteğe ihtiyacım olduğu anlar olduğunu görüyorum. Dolayısıyla bu noktada yardım alarak işi çözmek beni epey rahatlatıyor. Diğer seçenek ise vazgeçmek, ben pes etmek diyordum önceden sonradan bir hocamın söylemesiyle vazgeçmek demeye başladım. Aynı şeymiş gibi düşünüyordum başta ama anlıyorum ki değil yani en azından hissettirdiği duygu aynı değil. Bunlar özel bir çaba sarf etmeden bana kalan miraslarım, hepsinin yeri, hatırlattıkları bambaşka ama bunlardan başka bir de onların sevdiğim yönlerini kendime miras edindiklerim var.


Hatırlıyorum bir dönem annem sabah hepimizden erken kalkıp kendine bir demlik çay demleyip sessizlikte içerdi o çayı.Sonradan çok sevdiğim biri bana "böylelikle kendine zaman ayırıyor" diyene kadar anlam verememiştim. Yani uyumak varken neden kalksın ki insan, zaten önünde kocaman bir gün var diye düşünürdüm. Şimdi anne olduğum yerden baktığımda insanın kendine ayırdığı o zamanın ne kadar kıymetli olduğunu defalarca deneyimliyorum ve artık daha iyi anlıyorum. Ancak hala anlam veremediğim ve hatta üzüldüğüm şeyler var bu durumla ilgili. Bugün ben kızım oyun oynarken de -ki bu ancak 3,75 yaşına geldiğinde kurabildiğim bir cümle oldu- bir yolunu bulup, ev işi yapmadan sadece kendime vakit ayırabiliyorken gerçekten anneme bu şansı hiç vermemiş miyiz? Sanırım bu üç kardeş olarak pek mümkün değil. Yani üç kardeşseniz tek çocuğa göre oynayabilecek çok oyununuz vardır. O zaman sebebi üç kardeş olmak olamaz. Bu durumda belki de üç çocuk annesiyseniz tek çocuk annesine göre kendinize ayıracak daha az zamanınız kalıyor da olabilir :)  Biraz daha büyüdüğümde annemle herkesten ayrı, yalnız vakit geçirmek için ben de saati kurup kalkardım. Hatta bazen ondan erken kalkıp çayını bile hazırlardım. Sabah hazır çaya uyanmanın mutluluk verici bir şey olduğunu o zamanlar anladım ve belki de o nedenle çok keyif alırım uyandığımda hazır çay kahve bulmaktan. Sonrasında da çayına, sohbetine ortak olur, kimsenin duymadıklarını, görmediklerini anlatırdım. Belki bencillikte belki onun kendine ayırdığı o zamandan çalıyordum ama kendisinin öyle düşündüğünü hiç sanmıyorum. Düşünmüyordur da ama istemiş ve o da öyle bir yol bulmuş kendine, yalnız kalabilmek için.

Çocuk olarak durduğum yerde annenin özel zamana ihtiyacı olduğunu anlamam neredeyse lise yıllarıma denk geliyor, anne olarak durduğum yerde ise insanın aslında hayatı boyunca o özel alana ihtiyacı olduğunu görebiliyorum. Bunu anne olduğumda görebilmemin elbette tek nedeni var, çünkü başka birinin sorumluluğunu bu denli aldığım başka bir an yok. Kendinize bekarken ya da çocuk sahibi değilken daha kolay alan yaratabiliyoruz ancak çocuktan sonra biraz daha çaba sarf etmek gerekiyor. Şansım erken uyuyan bir çocuk, annem gibi kalkıp çay keyfi yapamama nedenim de o erken uyuyan çocuğun bir o kadar erken uyanması :) ve ondan daha erken uyanamayan bir anne olmam. İşte o nedenle ben, o daha bebekken bile öğle uykusu, babasıyla dışarı çıkması ya da oyun oynamaları gibi zamanlarda “o uyurken ya da fırsatın varken sen de uyu, o zaman dinlenirsin” cümlesini “o uyurken yap kendine bir çay/kahve, kitap oku/dizi izle ya da öylece otur” diye uyarladım, herkese de hep aynı tavsiyede bulundum. Bu benim annemden miras kendime alan yaratma şeklim :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder