Kibar olmak bir garip mevzu. O kadar ince bir çizgisi var ki
sağa kayarsan kaba sola kayarsan yapmacık oluyorsun. Biri çirkin duruyor biri
eğreti. Düz olmak da öyle. İşte bu nedenle çok karıştırılıyor kaba olmak ile
düz olmak bana kalırsa. Hakaret ederken ya da ters bir şey söylerken emoji
kullanarak durumu yumuşatmaya çalışanlar kibar olduklarını, karşısındakinin
duygusunu ya da anlattığını anlamadan hönkürenler de düz olduklarını
savunuyorlar. Oysa bir insan hem net yani dümdüz, hem de kibar olabilir. Hem
gerçekten söylemek istediğini söylerken hem de hakaret etmeden bunu
anlatabilir. Dediğim Sami gibi olmak değil ama yine de biraz daha net olmak :) Dünyaya tersten bakmak bazen eğlenceli ama konuşurken de anlarken de düz olmak en güzeli :) En azından ne hissediyorsa insan eğip bükmeden ama kırıp dökmeden anlatmalı.
Pek çok duygu ya da davranışımız nasıl ki sadece bize bağlı
değilse bu da o şekilde. Sizin dümdüz dediğinize karşınızdaki kaba, kibarlıktan
ölüyor dediğinize de başka biri yapmacık diyebiliyor. O nedenle de herkesin
yaşantısı kendine kalıyor. İşte o nedenle de herkes herkesle arkadaş olamıyor
hatta iletişim bile kuramıyor.
"Olaylar karşısında ne hissedileceğini, bireyin sahip olduğu yorum ve anlam kalıpları tayin eder."
"Kişiyi her hangi bir olay değil, karşılaştığı olayla ilgili geliştirmiş olduğu inançları ve yorumları öfkelendirir."
Okuduğum kitapta (Ben Değeri Tiryakiliği) karşıma çıkan iki muhteşem cümle. Buna göre eğer anlam kalıplarını değiştirirsen olaylara verdiğin tepkiler de değişiyor E bu süper bir haber :) iş o zaman o anlamları, kalıpları değiştirmede de nasıl olacak. O kalıplar öyle bir günde olmadı ki hemencik yıkılsın. Ben onları emek emek biriktirdim, yıldan yıla büyüttüm her girdiğim ortamda her tanıştığım kişiyle yeniden düzenledim de bugünlere getirdim. Öyle hemencik nasıl vazgeçerim kalıplarımdan ve yorumlarımdan :)
Kızıyorum öfkeleniyorum hem de kendimi her seferinde çok haklı buluyorum elbette, aynı başkasının beni zaman zaman kaba ya da duygusuz ama benim kendimi net olarak nitelendirdiğim gibi :) Ama bu duygularıma hiç bu bakış açısıyla düşünmemiştim, geçmişten ne getirebilirim ki robot muyum yaşadıklarım bende kalıp oluşturacak ve ben o kalıplarla olaylara tepki vereceğim diye. Hem Gökçen Hanımla konuştuktan sonra hem de bu kitaba başladıktan sonra şunu fark ettim. Ben hep aynı şeylere öfkeleniyorum, aynı durumlara benzer tepkiler veriyorum yani basbayağı ben geçmiş yaşantılarımı tekrar tekrar yaşıyorum muadil durumlarda. Yani beni kızdıran şey aslında karşımdakinin davranışı değil benim düşüncelerim, "kim bilir onlar sırtlarında ne yük taşıyor da öyle davranıyorlar" demişti Gökçen hanım. Kesinlikle daha iyi anlıyorum şu anda.
Ben yüklerimden kurtulmaya uğraşıyorum, eğer bana daha fazla yük olmazsanız çok sevinirim diyerek yine topu başkalarına atmak istiyorum ama 😆
Tüm bu duygularımın ifadesi olarak gelsin :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder