Sayfalar

20 Eylül 2016 Salı

Annelik hali




Annelik delilik diyorlar ya sanırım çok da yanlış değil. Anne olunca bir eleştirme hali bir beğenmeme hali geliyor üzerimize. Zaten hayatımızda yeterince zorluk var, yani sadece benim değildir herhalde yeterince derdi var sıkıntısı vardır hepimizin. Gün geçtikçe tahammülsüz oluyoruz, farklılıklara karşı saygısız oluyoruz. Oluyoruz da oluyoruz. Bakımlı olana kızıyoruz hatta o kadar ileri gidiyoruz ki iyi anne olmamakla suçluyoruz. Bakımsız olanı yadırgıyoruz böyle kadın mı olur diyoruz. Sosyal hayatına devam edenlere “nasıl olur da çocuğunun vaktinden çalarsın” diyip tü kaka yapıyoruz. Eve kapananları garipsiyoruz “ayy öyle yaşanır mı“ diyoruz. Ek gıdaya geçiyoruz “hııhhm o verilir mi el kadar çocuğua bu da bilmiyor hiç okumuyor diyoruz” . BLW yapanlara öyle çocuk aç kalır diyoruz ama çocuğunu eliyle kendi besleyenleri de beğenmiyoruz onlara da kulp buluyoruz. “çocuğunun ağzına tıkıştırıyor, çocuk oyunla yemek mi yermiş” diyoruz. Bitmiyor bebeklerimizin kilolarını boylarını yarıştırıyoruz, yetmiyor onların yaptıklarını kendi başarımız, henüz yapamamış olduklarını da başarısızlığımız addediyoruz.

Anne olarak pek çok şey savunuyoruz en azından ben savunuyorum. Hatta bazen ileri gidip kesin böyledir diyerek ısrarcı da oluyorum. Her zaman dediğim gibi mi oluyor elbette hayır. Ama bilinmesini istediğim bir şey var o da ben bir şeye “bence yanlış”  diyorsam ve fakat üzerine o yanlış dediğim şeyi yapıyorsam çaresiz kalmışımdır ama hala yanlış olduğuna inanıyorumdur. Dolayısıyla eğer ki birileri beni “ama öyle demiştin” diyerek alt etmeye çalışıyorsa onlara sadece hala öyle düşünüyorum diyebiliyorum ama içimden söylediklerimi buraya yazamam…

Ama bazen öyle şeyler oluyor ki yanlış olduğunu düşündüğüm şeyin aslında o kadar yanlış olmadığını görüyorum genelde öyle zamanlarda inat etmem, inadım tuttuğu zamanlarda da kendimi eğitmeye inat etmemeyi öğrenmeye çalışıyorum. Yani öyle ya da böyle sonunda pes ederim J

Şimdi peki durduk yere bunu neden yazdım. Bunlar hep kreş süreci yüzünden. Kreşlere çocukları ağlarken bırakmanın yanlış hatta tramvatik olduğunu düşünüyorum. Şahsen bunu kızım el sallayarak gittiğinde de böyle düşünüyordum son zamanlarda ağlayarak bırakmak zorunda kaldığımda da böyle düşünüyorum. Ben bırakıyorum diye “ağlaya ağlaya alışır” cümlesi benim için hala doğru değil hala. Şimdiye kadar kreşlerde çalışan insanlar ve durumu tecrübe eden anneler dışında konuyla ilgili ağlamasında bir sakınca olmadığını yazan bilimsel bir kaynak da okumadım. Kreş mevzusunu ve sürecini uzun uzun yazacağım zaten ama bu yazı buraca bebesi erken yaşta kreşe başlayan bir ananın çevresine haykırışı olarak dursun bakalım J

1 yorum:

  1. Özgecim Ülkü'yü iki yaşında kreşe vermiştik. Herhalde bu konuda şanslıyım Ülkü bir gün bile ağlamadı ve bazı dönemler hariç (öğretmen değişimi gibi) gitmek istememezlik yapmadı. Umarım sizin süreciniz de sancısız geçer ve her anne çocuğundan ayrılmak istemez ama şartlar bunu gerektiyorsa da önce Allaha sonra da güvendiğimiz kurumlara emanet ediyoruz çocuklarımızı. Dediğim gibi herşey çok güzel olsun..Kazasız belasız hastalıksız musmutlu..Sen bu işi halledersin ��

    YanıtlaSil