Sayfalar

8 Mayıs 2018 Salı

Bir garip ilişkiler...

İnsanlar ne zaman bir ilişkiye son verir? İlla sevgili ya da evli olma halinin sona ermesinden bahsetmiyorum. Her hangi bir ilişki için. Cevap veriyorum, aslında sıklıkla çatışmaya başlayıp birbirini hoş görememeye başladığın zaman. Ama asla böyle olmaz o ilişki lastik gibi süner de süner. Karşılıklı herkes birbirinden şikayet eder, kendi içinde birbirini suçlar, suçladıkça daha da çıkmaza girer ve bir tak noktası olur. İşte o zaman zaten duygusal olarak kopmaya başlayan ilişki fiziksel olarak da sonlanmaya başlar. Herkes kendindekini görür ama karşı taraftakini daha iyi görür, zaten kişi kendi olduğundan ve kendi doğruları karşı tarafınkiyle artık ortak nokta bulamamayacasına çatıştığından ipler gerilir. Zaten o noktadan sonra da kimse kimsenin özel durumu var mıymış, aslında zor bir zamandamıymış diye maalesef ki önemsemez. Kırgınlıklar, anlayamamaklar, anlaşılmadığını düşünmeler başlar ki bu da ne yazık ki tam olarak sona yaklaşıldığının belgesidir.  En güçlü arkadaşlıklar, hiç bitmeyecek dedikleriniz, hiç gitmeyecek sandıklarınız hayatınızdan yavaş yavaş çekilir, üstelik bunu sadece onlar yapmazlar siz de dur demek istemezsiniz ve bırakırsınız. 

Hayatınızda olanların, hayatınızda kalıp kalmayacaklarının en üzücü göstergelerinden biri de sadece en zor günlerinizde değil aynı zamanda en mutlu anlarınızda da ne kadar yanınızda olduğu oluyor maalesef. Mutlu anlarınızı ne kadar paylaşabildiğiniz, sevincinize ne kadar ortak olabildikleri gibi şeyler. Sizin ne kadar sinir bozucu olduğunuzu yüzünüze söyleyebilenler, hata yaptığınızda amasız özür dileyebildikleriniz, bazen neden yaptığınızı anlatma gereği duymadıklarınız, bağır çağır kavga edebildikleriniz, ağladığınızda sebep sormadan bilebilenler muhtemelen hep hayatınızda olacaklar.  Karşılıklı olarak birbirinizin güvenli sularında yüzdüğünüz ilişkiler arkadaşlıkların süresi bana kalırsa hep limitli. Dur onu demeyeyim alınır, böyle söylemeyeyim kırılır, bozulmasın arayayım dediğimiz ilişkilerin çok da gerçek olduğunu düşünmüyorum. Burada söylemek istediğim bilerek kırıp edelip, hassas noklarını bildiğimiz halde gidip oralarına dokunabiliriz değil elbette, sadece böyle bu tarz tedirginlik yaşayan ilişkilerin uzun soluklu olamayacağı kanısındayım. 

Aldığım en büyük eleştirilerden biri olan keskin çizgilerimi kabul ediyorum artık hatta onları sevdiğimi bile söyleyebilirim, insanın bazı keskin çizgilerinin olması gerektiğini de savunuyorum ayrıca. Hatta daha ileri giderek birkaç tane bile olsa keskin çizgisi yoksa insanın, ben bunu çok anlaşılır bulmuyorum. Sevmediği hiçbir şey yokmuş gibi davranan insanların sevgilerini de ilgilerini de gerçek gelmiyor bana ne yazık ki. Mühim olan hep sevmek ya da her anlatılana onay vermek değil ki bazen de sevmediğini, istemediğini söyleyebilmek, bence yanlış bu, hatalısın diyebilmek, bu yakınlığı hissedebilmek. O zaman kızgınlığının altındaki gülümseme ortaya çıkabiliyor ancak :) 

Yoksa zaten bin bir çeşit insanla ↓↓ kimsenin uğraşacak hali yok ki, açıyor gülleri birinin, çalıyor zili birinin, kimi hep muzır işlere bayılır, kimi her gün bunalım takılır, kimi kimi densiz kimi denli :) Yaaaa :)








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder