Bu toplumda anne olmak zor valla. Ne yapsan ne etsen seni
eleştiren birini de buluyorsun senin beğenmediklerin de çok oluyor. Sadece 2
güncük hafta sonunda başıma gelenlerin yazıyorum şimdiJ
Cumartesi günü sadece
yarım saatliğine sitenin parkına indik kızımla ve “yazııık” hanemize bir yenisi
daha eklendi J
Sitenin çardağına sohbet etmeye inmiş hatunlar gofret teklif etti, kibarca
reddettim (sağlıklı besleyen anneyim ya ondan sebep hihihihJ) sonra neden o mu
yiyormiyor siz mi vermiyorsunuz sorusuna “ben vermiyorum” deme gafletinde
bulundum sonra da hooop bir “yazııık” çat diye yapıştı suratımıza. Bebe de mama
diyince o arada “ama bak istiyor”lar geldi peşi sıra. “çocuk işte her şeyi
ister” diyebildim sadece. Şimdi ben nasıl anlatayım Arya’nın aslında gofreti
istemediğini çünkü tadını bilmediğini, orada o hışırtı çıkaran şey yaprak
olsaydı onu da isteyeceğini, içtikleri türk kahvesinin de kendisi için çok
cazip olduğunu? Anlatamıyorsun, anlatsan da her zaman anlamayan bir grup
çıkıyor. Evet çocuklar ister ama çocuk sen çay içerken gösterip istediği şey
çay değildir. Sana eşlik edecek bir şeydir. Ver o an eline pekmezli su, elma
çayı falan onu da itirazsız içer, ama çay verirsen onu da içer. Senin masanda
olan her şeyi ister, gofret varsa onu da ister ama ver eline o an hurmayı
gofreti gözü bile görmez J
Bir tek Arya’mı değil hepsi böyle bu bebelerin. Yani demem o ki o bilmez ister
teyzeler, siz de ısrar etmeyin biz anneler olarak biliyoruz durumu ve ona göre
davranıyoruz. Ben senin çocuğuna ne yedirdiğine “ayyy yazııık, midesi çöplük
gibi” demiyorsam sen de “yazııık” deme benim çocuğuma vermediğim abur cuburla
ilgili.
Bu bebeler ay itibariyle sanırım kendi aydaşlarından pek
hoşlaşmıyorlar, en azından Arya öyle, ama kendinden azıcık büyük olanların
peşinden de ayrılmıyorlar. Pazar günü parka gittik yine yapışacak bir büyük
abla ve onun topunu buldu elbette. Anneler tepkisiz olunca ben de olabildiğince
uzaklaşmaya çalıştım oradan ama nafile. Gittik arabadan topu aldık ama yok illa
o top. Bu noktada anne en çaresizinden
“çocuk işte, aslında kendi topu da var ama hep öbür topu istiyor” açıklamasını
ağzından kaçırıveriyor (ben tuttum kendimi kaçırmadım ağzımdan bu arada) İşte
sanırım anneleri bu noktaya getiren, bu açıklamayı yaptıran da yine öbür
anneler ve onların bakışları, tutumları. Benzer şey bebek ağlarken de oluyor ya
hep. Ağladığında bir bıraksak çocuğu sakinleşecek ama biz etraftan çekinip
hemen sakinleşmesi için baskı yapıyoruz sonra da iş çığırından çıkıyor.
Sitenin parkına indik dedim ya orada bisiklet var öyle
duruyor oynamıyor da kimse benim bebe de tutturdu binmek için. Bisiklet sahibi
çocuk çekimser duruyor ama belli eğer annesi azıcık baksın dese izin verecek
ama yok. Anne ondan daha çekimser davranıyor. Sanki orada biz yokmuşuz gibi.
Genel olarak çocukların her oyuncağını
paylaşması gerektiğini düşünmüyorum ama bazı durumlarda bu konunun
yönetilebilir olduğuna inanıyorum. Benim böyle durumlarda genel davranış şeklim
eğer Arya’nın oynamadığı bir oyuncağıyla biri oynamak istiyorsa duruma dahil
olup oyuncağı paylaşmasını sağlamak şeklinde. Elbette herkes böyle davranmak
zorunda değil ama bazen gerçekten iş zorlaşıyor L
Demem o ki anneciğim, biz nasıl yetiştirirsek bu bebeleri
öyle büyüyecekler, madem bir çoğumuz var olan düzenden rahatsızız o zaman daha
elimizdekiler henüz bebe iken ufak adımlar atabiliriz, birbirlerini sevmeleri,
paylaşmaları, oynamaları yönünde.
P.S. Bir de kızdı erkekti mevzusu var başımıza gelen. Bilen
bilir pembe rengi pek sevmem ama giydirmem gibi bir iddiam da yok ama
sevmeyince kıyafetlerinde de şimdilik ben seçtiğim için az bulunuyor. Neyse
Pazar günü en renklisinden pembeli sarılı giydirip öyle çıktık dışarı. Dedim
bitti artık kimse erkek demez heeeh demez, biri aaa kız mı dedi biri de küçük
bey diye sevdi. Valla yuh dedim, olmaz ki insan azıcık kıyafetine bakar,
napalım saçı yok saçsız yapmışız biz onu J
Buradan yetkilere sesleniyorum, kız çocuklarının beline kadar saçla
doğmadıklarını lütfen açıklayın J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder