Bu yaz Datça’da tatil yapma kararı aldığımızda, ne yeriz,
nereleri gezeriz, nerede denize gireriz diye hem giden arkadaşlarımın
anlattıklarından hem de yazılanlardan çok yararlanmıştım. O nedenle ben de
buralara bir not bırakmak istedim, birileri belki yararlanır, diğer bilgilerle
harmanlar diye. İlk yazmak istediğim elbette Datça’nın ne kadar rüya gibi bir
yer olduğu. Aklımı, kalbimi oralarda bırakıp döndüm diyebilirim. Bir avuca sığacak kadar fotoğraf, hafızamızdan silinmeyecek kadar güzel anılarla döndük :)
Tatili nerede yapacağımıza karar verdikten sonra ilk iş çadırı nereye kuracağımızı belirlemek oldu. Datça ve çadır yazıldığında ilk çıkan yer Aktur çadır kampı ancak bize biraz uzak geldi. Market, restoran gibi pek çok imkanı içinde barındıran oldukça iyi bir kamp alanıymış. Ancak Datça merkeze 25km, büklere de 40-45 km civarı olduğundan ve bizim asıl istediğimiz büklere gitmek olduğundan tercih etmedik. Burası dışında sanırım bir büyük kamp alanı daha var, Akçabük Kamp alanı. Burada hem çadırınız/karavanınız ile gelerek ya da oradan çadır temin ederek tatil yapabiliyorsunuz hem de içindeki pansiyonda oda kiralayabiliyorsunuz. Burayı tercih etmemek için geçerli bir sebebim yoktu ama sanırım kalabalık kamp alanlarını çok sevmiyorum J Bizim kaldığımız yer ise Ovabükü’nde, yaklaşık 20 çadırın sığabildiği, aslında pansiyon olarak işletilen ama bahçesine de çadır kurulan bir pansiyon. Banyo/tuvalet ve mutfağın/buzdolabının yakın oluşu ve az çadır olması ile gönlümüze taht kurdu J Ayrıca diğer çadır deneyimlerimizin aksine belli saatten sonra sessizliğin hakim olması da oldukça dinlendiriciydi bizim için. Etrafa baktığımda her bükte çadır tesis olsun, olmasın çadır olduğunu da söyleyebilirim. Biz şimdilik tesis dışı yerlerde çadır kurmaya cesaret edemiyoruz ama kuranların sayısı da hiç az değil, kimbilir belki seneye J Ovabükü gidip görebileceğiniz bükler arasında en sakin, sessiz olanı, denizi çok güzel ama biraz dalgalanıyor öğleden sonra. Yani eğer orada kalmıyorsanız gitmeniz gerekmiyor bana kalırsa, ama eğer kalıyorsanız ve erken uyanıyorsanız sabah deniz keyfi yapmak için oldukça huzurlu J
![]() |
Ovabükü sabahı |
Gidilebilecek koylar arasında Kargı ve Gabakları zaten
herkes söylüyor, her yerde yazılıyor. İkisinde de günü geçirecek şekilde bir
tesiste vakit geçirdik. Kargı’da Yeşim Beach Barda hamaklı masalarda tam gün
geçirdik. Patates kızartması dışındaki her şey güzeldi ancak özellikle
limonatası efsaneydi J
Gabaklar’da da Gabaklar restoranın tesisinde günü geçirdik, burada da her şey
şahaneydi ama özellikle patates kızartması mükemmeldi çünkü dondurulmuş
kullanmıyorlarmış J
Sonradan edindiğim bilgiye göre buranın Yunan karidesi de dillere destanmış
ancak biz bilmediğimiz için yemeden döndük J
Bu büklerin dışında Hayıtbükü ve Kızılbük de var tesisi olan yerler arasında.
Bir kısmı birbirine 5 dk yürüme mesafesinde, bir kısmı ise arabayla geçilesi
uzaklıkta. Hepsinin denizi oldukça temiz ve güzel ancak bir sorun var o da
tekneler. Bizim gittiklerimize günün belli saatlerinde tekneler demirliyor ve
bu da beraberinde denizde kirlenmeye yol açıyor. Fakat iki koy daha var ki
gittiğimiz onlar inanılmaz. Kurubük ve Akvaryum koyu, tesis yok, tekne
yanaşmıyor ve inanılmaz huzurlu J
İkisine de günü belli saatlerinde gittik, Kurubük’e öğleden sonra yanımıza
meyve ve içecek alıp gitti, Akvaryum koyuna da sabah uyanır uyanmaz ki bu bizim
için 07:00 civarı oluyor J
yulaf, meyve, süt ve kaselerimizi alarak kahvaltıya gittik ve bayıldık.
Datça’ya dair en büyük tavsiyem gitmişken bu iki koya gitmeniz olur sanırım.
Knidos |

İşte bu yazdığım nedenlerle, kamp anılarıyla, bol sohbetlerle ama en çok da huzuru, denizi, havası sebebiyle “daha iyisini bulana kadar her sene DATÇA” J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder