Sayfalar

4 Nisan 2018 Çarşamba

Arkadaşlık lohusalığı yener :)

Genelde böyle yazılar doğumun hemen sonrasında falan yazılır ya da onu izleyen annenin artık toparlandığı duruma dışarıdan bakabildiği bir zamanda. Bu açıdan bakıldığında benim yazımın benle ilgili olmadığı aşikar. Yazının çıkış noktası iki can arkadaşımın hamile olması ve süreçte yaptığımız öylesine konuşmalardı. Araya ameliyatım girdi falan derken de yayınlanması bu zamana kaldı.

İşte söz konusu yazı ↓↓

Bir süredir kafamda bir şeyi söylerken, bir cümle kurarken o cümlenin aslında zıddıyla birlikte kurulduğunu kimsenin düşünmediği. Sözüm ona iyi diye kurulan o cümlenin başka birini yıkıp geçebileceğini kimse düşünmüyor mesela. Benden geçeli çok oldu, zaten lohusa depresyonu denebilecek bir şey de yaşamadım ama o dönemin her anne için hatta baba için ve hatta anne ve bebek yanında kim kalıyorsa onlar için zor olduğunu söylemek için büyük depresyonlara girip çıkmaya gerek yok.

Hayat yeni baştan başlıyor, tüm düzen yeni baştan kuruluyor bebek doğduğunda. Demek istediklerim öyle alışkanlıklarınız değişecek ya da dışarı istediğiniz gibi çıkamayacaksınız falan değil, kendi düzeninizi koruyabilirsiniz ya da bunu korumaya çalışmak size gereksiz gelebilir o ayrı mevzu. Benim söylemeye çalıştığım bebek doğduğunda ilk kez anne baba oluyorsunuz ve dilini hiç bilmediğiniz ve bir süre de anlamayacağınız, belli bir süreye kadar tamamen size bağlı bir canlı giriyor hayatınıza. Dolayısıyla aslında o güne kadar size söylenen ya da okuduğunuz pek çok şeyin yazılan ya da söylenen gibi olmadığını da görmeye başladığınız yeni bir dönem o. 

Lohusalık döneminde bir sorular, bir espriler bir de beklentiler fena halde can sıkıcı. İlk soru daha doğum olmadan geliyor. “Normal mi olacak?” bu kadarla kaldığında ortadaki tek sıkıntı “sana ne” cevabının verilmek istenip de verilememesi J Ama eğer peşi sıra “normal doğum çok önemli, bebeğe çok faydalı” ya da “en iyisi normal doğum, normal olsun normal” falan gibi bence abuk sabuk olan cümleler sıralandığında yukarıda bahsettiğim zıtlık mevzusu devreye giriyor. Çünkü bana kalırsa mesele orada diğer tarafın kötü olduğunun söylenmeden kötülenmesine varıyor. Yani aslında alt metinde bir yerlerde “sezeryan kötü, bebek için de sağlıksız” vs vs yatıyor. Eminim ki kimse bunu kurarak söylemiyor ama normal doğumu onca övüp, “normal olsun normal bebek için çok faydalı” dediğinizde ortamda sezaryanla doğum yapan hatta bunu gayet bile isteye yapan insanlara minik bir taş atmış oluyorsunuz J

İkinci soru doğumun hemen akabinde onu hemen  “emiyor mu?” sorusudur. Bu sorunun cevabı kimi nasıl tatmin edecek bilmiyorum ama “anne sütü çok önemli”, “bebeğin iyi gelişimi için şart”,” anne süsü alan bebekler ….” gibi cümlelerin kimseye faydası olup süt getirmediği gibi, hastalık, ameliyat vs gibi sebeplerden emziremeyen, sütü gelmeyen, bebeği memeyi reddeden ya da kendi isteğiyle emzirmek istemeyen anneler için aslında şu anlama geliyor, “mama çocuğa yapılan bir kötülüktür ve sen istemeyerek bile olsa kötülük yapıyorsun” L İnanın bu duygu yeni hayatının ilk günlerinde hiçbir anneye iyi gelmeyecektir.

Espriler çeşitli şekillerde olabilseler de doğumdan önce ve  hemen doğum sonrasına odaklana espriler gündeme gelir. Doğumdan önce espri olduğu varsayılabilecek “uyu, uyu sonra uyuyamayacaksın” cümlesi kesindir. Anlamadığım bunu söyleyen insanlar uykunun depolanan bir şey olmadığını henüz nasıl keşfetmemişler J Doğum sonrası ise pişkin bir gülümsemeyse sözüm ona espri ama aynı zamanda da bazen hinlik durumu ifadesi olabilecek karın mevzusu gelir. Doğum yapanlar bilir özellikle sezeryan ile doğum yaptıysanız karnınız bir süre durur, hatta doğum sonrası sanki hala hamileymişçesine şişkindir. Hani o espri diye yaptıklarınız var ya “aaa içinde mi kaldı bebek” ya da “ay yoksa bir tane daha mı var” gibi, heh işte onları yapmayın inanın hiç komik değil. Hatta bu durumu doğumdan birkaç ay sonra bile sürdürenler var ki o zaman şakayı geçip biraz tatsız bir durum oluyor.

Ve elbette beklentiler. Anne olduğunuz anda toplum sizden vatana millete hayırlı evlat yetiştirmenizi bekler, üstelik kendi de bu süreçte aktif rol almaya oldukça isteklidir. Bebeğinizin uyku düzeni merak ederler “uyuyor mu” diye sorarlar mesela, çünkü bebek uyumazsa kendileri uykusuz kalacaktır J Şaka bir yana elbette iyi niyetli bir soru ama o uyuyor mu sorusunun cevabı evetse “ayy valla kaynımın oğlu da çok güzel uyuyordu”ya hayırsa da”bak şöyle yapsan bence uyur hem sende uyursun”a , en olmadı “o uyurken sen de uyu”ya bağlanır ama mutlaka sorulur bu soru, çünkü beklentisi aslında kendi söylemek isteyeceklerini söyleyecek bir platform bulmaktır.

Biter mi bitmez, emzik verirsin biri çıkar sonra bıraktırması zordan girer, damak yapısını bozardan çıkar ve yanlış olduğunu söyler, vermezsin emzik olsa rahat ederdin der bir başkası. Haklılar ikisi de ama hem de çok haksızlar. Kundaklarsın ne kadar yanlış olduğunu anlatırlar, kundaklamazsın duyusal olarak buna ihtiyacı olabileceğini anlatırlar ki burada da ikisi de haklıdır ama hem de çok haksızdır J Herkes bir şeyleri denemiş, kendi çocuğunda işlemiş, bir şeyleri denemişler olmuş ya da ufak tefek hasarla atlatmışlar. Zamanında sinir olmuşlar müdahalelere ama yine de dahil olmadan da edemiyorlar işte. Çünkü söylemek istediklerimiz çok, böylelikle belki hayat kurtarırız derdimiz bu J

Misal kuaföre gitmesine fırsat tanıyın:)

Çoğunun art niyetli olmadığını düşünmekle birlikte özellikle ince düşünmemenin de “dur ya şimdi daha alışma dönemi” diyememenin de çok iyi niyetli bir davranış olduğunu düşünmüyorum. İlk ya da ilk değil ama zaten yeni doğum yapmış annenin hep yeni baştan alışacağı durumlar vardır. İlk kez anne olmuşsa, zaten baştan aşağı yeni hayat, anne olmaya baba olmaya alışılacak, yok ikinci çocuksa da iki çocuklu olmaya, kardeş dengesi kurmaya alışılacak gibi yepyeni durumlar. O nedenle doğum yapmış birine yapılabilecekleriniz arasında sözel olarak söyleyecekleriniz yok bana kalırsa. Ama illa yardımcı olayım bir el atayım derseniz, tek başına bakıyorsa mesela gelecek misafirleri için kek börek vs yapıp götürebilirsiniz, birikmiş ütüsü varsa teklifsiz gidip ütü yapabilirsiniz, dur ben azıcık oyalayayım da sen de çayını kahveni rahat iç, banyo yap diyebilirsiniz en olmadı bakan biri varsa evde bebeğe, tam bebek uyumuşken kapısında bitip azıcık soluk alması için dışarı çıkmayı teklif edebilirsiniz, illa evden ayrılmaz diye düşünürseniz yemeyi, içmeyi sevdiğini bildiğiniz şeyleri alıp evine gidebilirsiniz. Bunlar ilk etapta aklıma gelenler ama siz arkadaşınızı daha iyi tanırsınız eminim daha iyi fikirleriniz olacaktır. Eminim böylelikle o depresyonu daha hafif atlatmasına yardımcı olabilirsiniz, yok eğer olamıyorsanız da belki biraz uzak durmakta fayda en azından daha fazla girmesin depresyona diye  J Bir bakın bakalım siz neler yapabilirsiniz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder