İki gün önce doğum günümdü, ben her bahar gelişini işte
böyle doğum günümle kutluyorum J
Günüme şahane bir mesajla başladığım,
inanılmaz mutlu eden bir instagram iletisiyle devam ettiğim ve onlarca telefon
aldığım 35.yılımın ilk gününde, dedim ki bu yıl çok şey değişsin, değişebilir
ama bazı şeyler değişmesin. Sevdiklerim mesela, onlar aynı kalsınlar.Tam 34
sene geçmiş, büyümüşüm bir sürü şey geçmiş başımdan, başardıklarım,
başarısızlıklarım, mutluluklarım ve elbette ağladıklarım. 34 sene geçmiş doğalı,
hep öğreniyorum diye düşünürken öğrenmediğim, bir türlü bazı şeyleri
öğrenemediğim 34 yıl. Bir türlü geçmeyen zamana, bitmeyen haftalara, geçmeyen
aylara dünmüş gibi anılarımızdan konuşmamız, olması çok garip değil mi? "Nasıl oluyor vakit bir türlü geçmezken,
yıllar hayatlar geçiyor" J
Doğum günü mevzusu aslında yazmak için bir bahane oldu bana.
En azından son bir seneyi şöyle bir gözden geçirmiş oluyorum bir yaş daha
büyüdüğümde. Hatta bazen daha da eskilere gidiyorum. Bazen yorulduğumu
hissediyorum özellikle son iki senede. Bakıldığında bu durum etrafımdaki herkes
tarafından normal karşılanıyor ama dün biraz daha ciddi düşündüm bu konuda. Hatta
ilk defa bunu biraz kafaya taktığımı söyleyebilirim. Anne olmaktan değil ama annemin babamın olmamasından. Şimdiye kadar yazmak istemediğim, hatta hatta çoğu zaman
konuşmak istemediğim konular var. Hep aynı şeyler, aynı duygular elli kere
konuşmanın anlamı yok ki diye düşünüyorum. Sanırım bunlar son zamanlarda beni
biraz daha yoruyor ve ben böylece yoruldukça konuşmak istemediğim, konuşmadıkça
da daha çok yorulduğum kısır bir döngünün içine giriyorum.
Mutlu olmak için bunca çaba sarf ederken arada çıldırdığım,
mutsuzluğun dibine vurduğum, gerginlikten öldüğüm anlar da oluyor elbet ama
duygularımı yönetmeye çalışıyorum her seferinde. Üzüntüyü ya da siniri ötelemek
değil ama yaptığım bunu da biliyorum. Yani yaşamam gereken duyguları yaşıyorum
kendimce. Misal son zamanlarda tabiri caizse cımbızla topluyorum mutluluğu
etrafımdaki tüm negatifliğe rağmen. Anne
olmak böyle olmayı gerektirir diye düşündüğümden değil sadece bunun beni daha
mutlu ettiğini bildiğim için yapıyorum bunu. Mesela çok değil 1-2 ay öncesinde
ne yapsam da gitsem bu ülkeden diye düşünürken bugün daha sıkı sarılmaya karar
veriyorum. Etrafımda olan onca kötü olaylara rağmen eve gittiğimde huzuru bulup sığınıyorum. Gece bir yolunu bulup kendime (kendimize) vakit ayırmaya çalışıyorum, geç yatıp uykusuz
kalmak pahasına. Hiç bir şey yapamazsam yatakta yarım saat uyumuyorum,
düşünüyorum. Ama evet bu da bazen yorucu oluyor. Her sabah yeniden enerjimi
toplayarak kalkmaya, belki daha iyi bir gün olur demeye çalıyorum. Haftanın
hangi günü olursa olsun cuma tadında yaşamak istiyorum bu aralar. Çünkü sanırım
ruhsal olarak çok yoruluyorum ve bu bana iyi gelmiyor. Hayatımdaki hiç bir şey görev olarak
görmemeye çalışıyorum ama çoğunlukla başarılı olamıyorum. Böyle miydim peki ben
hep, elbette değildim, mesela çalışmaya başlamadan önce böyle değildim, mesela
sevdiklerimle uzak oturmazken böyle değildim ve kayıplar yaşamaya başlamadan
önce böyle değildim sanırım.
Ah nerede 20 li yaşlarım” diyor ve sizi şu güzel parçayla baş başa bırakıyorum.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder